BİRAZ DA KİTAP / YÜZLEŞME

“YÜZLEŞME” kitabı ile yurt dışında bulunan küçük oğlumuza yaptığımız ziyaret sırasında tanıştım. Onun kitaplığını karıştırırken elime geçen bu kitabı orada okumaya başladım ama araya başka kitaplar ve meşgaleler girdiği için bitiremedim. Hatta yolda falan okurum diyerek yanıma aldığım bu kitabi okumak ve sizlerle paylaşmak demek ki bu günlere nasipmiş.

Kitabın yazarı Adnan Dalgakıran. Lise yıllarından itibaren babasının Perşembe Pazarındaki torna atölyesinde çalışma hayatına başlıyor. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesini bitirdikten sonra da kendi isimleri ile marka olacak kompresör firmasını kurup geliştiriyor. Halen bu sektörün önde gelen isimlerinden olan Adnan Dalgakıran, alanında faaliyet gösteren sektörlerin dünya ölçeğinde söz sahibi olması için örgütlenme çalışmalarında da aktif rol alıyor.

Continue reading “BİRAZ DA KİTAP / YÜZLEŞME”

BİRAZ DA KİTAP / İNSANIN ANLAM ARAYIŞI

İNSANIN ANLAM ARAYIŞI” adlı kitap Victor E. Frankl tarafından yazılmış. Otuzdan fazla dile çevrilmiş, on beş milyonun üzerinde satışı olan, 155 sayfalık bir hacmi olmasına rağmen özgül ağırlığı bunun katbekat üstünde olan bu kitabı sizlerle paylaşmadan edemedim.

Avusturyalı bir psikiyatr olan Victor E.Frankl 1905-1997 yılları arasında yaşamış olup Freud ve Adler’den sonra en çok dikkat çeken ve aynı zamanda varoluşçu terapinin de önde gelen isimlerinden biridir.

Continue reading “BİRAZ DA KİTAP / İNSANIN ANLAM ARAYIŞI”

BİRAZ DA KİTAP / SENECA İLE KAHVALTI

Blogumun bu bölümünü uzun zamandır ihmal ettiğimin farkındayım. Okumayı hepten bırakmış değilim. Bu ara eskisine göre daha az kitap okudum. Bazı kitaplara başladım bitiremedim, bazılarını blogumda yazmaya değer bulmadım. Geçtiğimiz günlerde David Fideler’in yazdığı “SENECA İLE KAHVALTI” kitabını okudum ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. Daha önce Seneca ile ilgili bölük pörçük olan bilgilerim daha netleşti ve sağlam bir zemine oturdu.

Seneca MÖ 4 – MS 65 yıllarında yaşamış ve yaşadığı dönemin en mahir, yazar ve düşünürlerinden biridir. Kendisi doğmadan yaklaşık üç yüz yıl önceye dayanan stoacı felsefenin de en önemli figürlerindendir. Stoacılık bir din ve inanç sistemi olmayıp içinde tartışmaları da barındıran felsefe sistemi olarak bilinir. Seneca, Stoacı felsefenin edilgin bir unsuru olmaktan öte onu geliştiren, zenginleştiren ve gerektiğinde de eleştirmekten geri kalmayan bir yapıya sahiptir.

Continue reading “BİRAZ DA KİTAP / SENECA İLE KAHVALTI”

HONG KONG GÜNLERİ 4 / HAYATIN İÇİNDE

Diğer gezi yazılarım gibi Hong Kong ile ilgili yazılarda da daha çok bir dış gözlemci bakışının hâkim olduğu fark edilecektir. Bu yazımda bu coğrafyanın içlerine doğru birkaç adım ilerleyerek, hizmet alan bir tüketici gibi yaklaşıp tespit, değerlendirme ve kıyaslamalarda bulunacağım. Market ortamı ile ilgili önceki yazılarda “fiyatlar ve ücretler” başlığı altında bir yazım olduğu için oraya olan yolculuğumu pas geçiyorum.

Türkiye’de geçtiğimiz yıl her iki gözden katarakt ameliyatı geçirmiştim. Ancak gözlük işini tam olarak sonuçlandırmak için fırsatım olmadı. Bu ihtiyacımı karşılamak için oğlumla birlikte Hong Kong’da bir gözlükçüye gittik. Gördüm ki burada eğer gözünüz ile ilgili başka şikâyetiniz yoksa gözünüze uygun olan gözlüğü doktora veya herhangi bir sağlık kurumuna uğramadan gözlükçüden temin edebilirsiniz. Bizdeki resmi ve özel hastanelerde, göz doktorlarının muayenehanelerinde bulunan ölçme aletlerinin belki de daha gelişmişleri gözlükçü dükkanlarında mevcut. Oradaki personel bunları kullanmada ehil ve yetkili. Gelen müşteriye bu cihazlar ile ölçüm yaptıktan sonra arka odada yine bildiğimiz manuel tekniklerle de test edilip uygun olan numaraya göre gözlük yapılıyor.

Continue reading “HONG KONG GÜNLERİ 4 / HAYATIN İÇİNDE”

HONG KONG GÜNLERİ 4 / MA WAN 1868

Ma Wan adası ile ilgili daha önce “HONG KONG GÜNLERİ 3 / MA WAN ADASI” başlığı altında bir yazı yazmıştım. O yazıda da belirttiğim gibi bu ada birkaç saatte gezilip görülecek kadar küçük. Ama yine de her gidişimizde bir farklı yerini, yönünü görebiliyoruz. Ya da daha önce olmayan ve yeni gerçekleştirilmiş bir yapılanma ile karşılaşmak mümkün.

Bu seyahatimizde daha önce ayrıntılı olarak gezip görmediğimiz Ma Wan parkında gezinti yaptık. Yeşil ağaçların gölgesi altında doğa ile uyumlu ahşap merdiven ve yürüyüş yollarında yürürken bir taraftan cıvıldaşan kuş sesleri bize eşlik etti. Yürüyüş yolu nihayetinde bizi güzel manzaralı bir seyir tepesine çıkardı. Bu tepeden Adanın büyük bir bölümü ile karşı adalar panoramik olarak izlenebiliyor.

Continue reading “HONG KONG GÜNLERİ 4 / MA WAN 1868”

HONG KONG GÜNLERİ 4 / ÇİÇEK FESTİVALİ

Hong Kong’da bulunduğumuz günlerde her yıl periyodik olarak düzenlenen sergi, festival gibi etkinliklerde vakit bulduğumuzda katılıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda da düzenlenen karnaval şenliklerinde torunlarımla çok iyi vakit geçirmiş ve bununla ilgili gözlemlerimi de “HONG KONG GÜNLERİ 3/ KARNAVAL & HKOW”başlığı altında blogumda kaleme almıştım.

Bu yıl da yine karnaval şenliklerinin düzenlendiği alanın yakınında, Victoria Park denilen yerde, çiçek festivali düzenlendiğini duyunca bunu da görmek istedik. 14-23 Mart tarihleri arasında düzenlenen bu fuar 7-14 HKD ücretle ziyaret ediliyordu. Ancak 60 yaş üstü ziyaretçiler ücret ödemeden girebildiği için de biz de bu imtiyazdan yararlandık.

Continue reading “HONG KONG GÜNLERİ 4 / ÇİÇEK FESTİVALİ”

HONG KONG GÜNLERİ 4 / DEMİRYOLU MÜZESİ

Bu Hong Kong’a dördüncü gidişimiz. Bu şehir çok büyük olmamakla birlikte her gidişimizde bize gezecek farklı bir yanını gösteriyor. Bu gidişimizde de bir hafta sonu oğlum Gençer, torunum Deniz ve ben yani üç farklı nesil birlikte Demiryolu Müzesini (Hong Kong Railway Museum) ziyaret ettik. Özellikle geçmiş yıllardan kalan yolcu vagonları torunumun çok dikkatini çekti. Bir tarafından binip diğer tarafından inmek onun için tam bir aksiyon filmi gibi.

Bu müze Hong Kong’un Tai Po bölgesinde yer alıyor. 1985 yılında açılan bu müze Tai Po istasyonunun yakınında bulunmaktadır ve müzeye girişler de ücretsiz. Tai Po aslında bir durak yeri ve buradaki istasyon binası 1913 yılında inşa edilmiş. Durak zamanında pazar yeri de olduğu için ticari hayatın bir nevi kalbi gibi hizmet vermiş. İstasyondan geçen demiryolu 1983’te elektrikli hatta geçince bu istasyon devre dışı kalmış. Bizim ziyaretimiz sırasında restorasyon çalışması devam ettiği için Çin mimarisi açısından eşsiz bir örnek olan tarihi istasyon binasını tam olarak göremedik.

Continue reading “HONG KONG GÜNLERİ 4 / DEMİRYOLU MÜZESİ”

HONG KONG GÜNLERİ 4 / FARKLI BİR YOLCULUK

Hong Kong’a dördüncü gidişimizde farklı bir deneyim yaşadık. Burada yaşayan mahdumlarımız sağ olsunlar bu yolculukta bizim business sınıfı bir yolculuk konforu yaşamamızı sağladılar. Öteden beri hayatımızın her safhasında mütevazi ve hesaplı bir rota izlemek bizim için kalıcı bir hayat reçetesi olmuştur. Ödemesi her ne kadar bizim dışımızda gerçekleşmiş olsa da iki emekli için astronomik bir rakam olacağını düşündüğümüz bir maliyet için kaygı ve üzüntülerimizi fark eden çocuklarımız; “Kampanyalı bilet aldık ve üzerine birikmiş millerimizi de değerlendirdik, o yüzden bize fazla maliyeti olmadı” türünden cümlelerle bizi rahatlatmaya çalıştılar.

Antalya’dan başlayıp İstanbul aktarmalı olarak 19 Mart’ta başlayan bu yolculuğumuzu 20 Nisan sabahı İstanbul’a dönüş ile dört haftalık bir zaman içinde gerçekleştirdik. Uçakla yolculuk yapanlar hatırlayacaktır. Business sınıfı yolculuk yapanların ayrıcalığı daha havalimanında başlıyor. Check-in ve bavul teslim etme işlemleri için diğer yolcular uzun kuyruklar oluştururken, bu imtiyazı yaşayanlar için bu işler daha farklı bir bölümde daha kısa sürede tamamlanıyor. Biz ihtiyaç duymadık ama bu sınıfta yolculuk yapanların daha fazla ağırlıkta bagaj götürme haklarının olduğunu hemen ekleyeyim.

Continue reading “HONG KONG GÜNLERİ 4 / FARKLI BİR YOLCULUK”

TEKİRDAĞ’DA FARKLI BİR GECE

2024 yılının sonlarına yaklaşırken ikamet ettiğimiz kasabada birbirine benzeyen günlerin rutini içinde yaşamımızı sürdürürken bir konser daveti aldık. Tekirdağ Yahya Kemal Kültür Merkezi’nde Türk Halk Müziği temalı bu konser ilgimizi çekti. Ben ve bizim jenerasyonun hayatında Türk Sanat ve Türk Halk Müziğinin yeri farklıdır. Onlarla doğduk, onlarla büyüdük diyebiliriz. Belediyemizin (Muratlı Belediyesi) konsere gidecekler için araç temin etmesi de ayrı bir incelikti.

27 Aralık akşamı saat 20:00 civarında başlayan konser iki saatten fazla sürdü. Trakya’dan Diyarbakır’a, Orta Anadolu’dan Ege’ye yurdun dört bir yanından birbirinden güzel ezgiler izleyenlere çok keyifli anlar yaşattı. Aşık Mahsuni’den, Aşık Veysel’e, Aşık Haşimi’den Barış Manço’ya birçok halk ozanını da hasretle yad etmiş olduk. Benim ilk defa izlemek fırsatını ve şansını yakaladığım konuk sanatçı Celal Sezer geceye ayrı bir renk kattı. Saz heyeti ile beraber Yarenler adı verilen yaklaşık kırk kişilik ekip son derece heyecanlı, istekli ve adanmışlık duygusu içinde hem koro hem solo olarak halk ezgilerini seyircilerle buluşturdu.

Continue reading “TEKİRDAĞ’DA FARKLI BİR GECE”

TOP ÇEVİRME

Her şey MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yeni yasama döneminin başında DEM partisi milletvekillerin elini sıkması ve akabinde grup toplantısında yaptığı o malum konuşma ile başladı. Beşerî ilişkilerde son derece doğal ve olması gereken bir tokalaşma eylemine bile derin anlamlar yükledi kamuoyu.

Sayın Devlet Bahçeli ile DEM ve onunla halef selef durumundaki partiler -ki bununla ilgili arşivimde yazılarım da vardır- benim için çok bilinmeyenli denklemlerin bir figüranı olmuştur hep. Nerede ne zaman ne yapıp ne söyleyeceklerini kestirmek hayli zor. “Terörist başı TBMM’ye gelsin, DEM grup toplantısında konuşsun. Terör örgütünü lağvettiğini açıklasın. Umut hakkından yararlansın” şeklindeki konuşması pek beklenen bir durum değildi. Daha düne kadar DEM kapatılsın diyerek yeri göğü inleten oydu. Daha sonra biraz abarttığını fark ederek görüşme ve konuşma zeminini TBMM’den İmralı’ya çevirdi.

Continue reading “TOP ÇEVİRME”