BİRAZ DA KİTAP / KABİL’İ YETİŞTİRMEK

“KABİL’İ YETİŞTİRMEK” kitabını Dan Kindlon ve Michael Thompson birlikte yazmışlar. Her iki yazarın psikolojik danışmanlık geçmişinin olması, ayrıca bu çalışmalarını okullardaki deneyimleri ile zenginleştirmeleri eserin içeriğini daha gerçekçi ve anlamlı hale getiriyor.

İslam dini dahil birçok dini literatürde Âdem ilk insan ve ilk peygamber olarak bilinir. Adem’in 900 yıldan fazla bir ömür sürdüğü ve yüzlerce de çocuğu olduğu yazılıp söylenmesine rağmen hakkında en çok konuşulan iki kardeş Habil ile Kabil’dir. Birisi çoban diğeri çiftçi olan bu iki kardeşin arasındaki amansız rekabet, çatışma, öfke nihayetinde Kabil’in Habil’i öldürmesi ile sonuçlanır. İki erkek çocuk arasında yaşanan bu durumdan hareketle yazarlar erkek çocukların üzerine odaklanan kitabını yazarlar.

Continue reading “BİRAZ DA KİTAP / KABİL’İ YETİŞTİRMEK”

Kafam çok karışık. İçimden çok şey geçiyor ama bir türlü yazıya dökemiyorum. Yazıya güzel bir başlıkla başlanır ama ben onu bile beceremedim. “Ne olacak bu memleketin hali” türünden başlık çok banal geldi. Sonra muhalefet kavşağına girip “CHP nereye koşuyor” demek aklımdan geçti. Hatta daha da özelleştirip “Kemal Kılıçdaroğlu, tam bir hayal kırıklığı” şeklinde bir başlık bile düşündüm. Sıra sıra geçen kelime konvoyundan hiçbirisini uygun görüp yazımın başına koyamadım ve yazıyı başlıksız yazmaya karar verdim. Artık bu görevi yazımı okuyanların takdirine bırakayım, herkes içinden geçeni koyarak yazımı başlıklı hale getirebilir.

“Tanrım, beni dostlarımdan koru, düşmanlarımla kendim baş edebilirim.” Çok bilinen bu ifadeleri Grigory Petrov’un söylediğini ileri sürenler de var, Voltaire’ye mal edenler de. Fakat şurası gerçek ki bu günlerde CHP’nin durumunu bundan daha iyi açıklayan bir cümle bulunamazdı.

Continue reading “…”

YAKIN GÜZELLİKLERİMİZ / SALDA GÖLÜ

Antalya’da yaşadığımız süre içinde fırsat bulduğumuzda bazı güzellikleri yakından tanımaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde eşimin de hep merak ettiği ve görmeyi arzuladığı Salda Gölü’ne günübirliğine bir seyahat gerçekleştirdik.

Salda Gölü, Burdur ilinin Yeşilova ilçesi sınırları içinde bulunuyor ve Antalya’ya da 150 km kadar uzaklıkta. Buraya hem akrabamız hem de dostumuz olan Recai kardeşimizin arabası ile gittik. Kendisi daha önceden bize yolun bir buçuk saat kadar süreceğini söylemişti. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.

Continue reading “YAKIN GÜZELLİKLERİMİZ / SALDA GÖLÜ”

BİRAZ DA KİTAP / YÜZLEŞME

“YÜZLEŞME” kitabı ile yurt dışında bulunan küçük oğlumuza yaptığımız ziyaret sırasında tanıştım. Onun kitaplığını karıştırırken elime geçen bu kitabı orada okumaya başladım ama araya başka kitaplar ve meşgaleler girdiği için bitiremedim. Hatta yolda falan okurum diyerek yanıma aldığım bu kitabi okumak ve sizlerle paylaşmak demek ki bu günlere nasipmiş.

Kitabın yazarı Adnan Dalgakıran. Lise yıllarından itibaren babasının Perşembe Pazarındaki torna atölyesinde çalışma hayatına başlıyor. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesini bitirdikten sonra da kendi isimleri ile marka olacak kompresör firmasını kurup geliştiriyor. Halen bu sektörün önde gelen isimlerinden olan Adnan Dalgakıran, alanında faaliyet gösteren sektörlerin dünya ölçeğinde söz sahibi olması için örgütlenme çalışmalarında da aktif rol alıyor.

Continue reading “BİRAZ DA KİTAP / YÜZLEŞME”

BİRAZ DA KİTAP / İNSANIN ANLAM ARAYIŞI

İNSANIN ANLAM ARAYIŞI” adlı kitap Victor E. Frankl tarafından yazılmış. Otuzdan fazla dile çevrilmiş, on beş milyonun üzerinde satışı olan, 155 sayfalık bir hacmi olmasına rağmen özgül ağırlığı bunun katbekat üstünde olan bu kitabı sizlerle paylaşmadan edemedim.

Avusturyalı bir psikiyatr olan Victor E.Frankl 1905-1997 yılları arasında yaşamış olup Freud ve Adler’den sonra en çok dikkat çeken ve aynı zamanda varoluşçu terapinin de önde gelen isimlerinden biridir.

Continue reading “BİRAZ DA KİTAP / İNSANIN ANLAM ARAYIŞI”

BİRAZ DA KİTAP / SENECA İLE KAHVALTI

Blogumun bu bölümünü uzun zamandır ihmal ettiğimin farkındayım. Okumayı hepten bırakmış değilim. Bu ara eskisine göre daha az kitap okudum. Bazı kitaplara başladım bitiremedim, bazılarını blogumda yazmaya değer bulmadım. Geçtiğimiz günlerde David Fideler’in yazdığı “SENECA İLE KAHVALTI” kitabını okudum ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. Daha önce Seneca ile ilgili bölük pörçük olan bilgilerim daha netleşti ve sağlam bir zemine oturdu.

Seneca MÖ 4 – MS 65 yıllarında yaşamış ve yaşadığı dönemin en mahir, yazar ve düşünürlerinden biridir. Kendisi doğmadan yaklaşık üç yüz yıl önceye dayanan stoacı felsefenin de en önemli figürlerindendir. Stoacılık bir din ve inanç sistemi olmayıp içinde tartışmaları da barındıran felsefe sistemi olarak bilinir. Seneca, Stoacı felsefenin edilgin bir unsuru olmaktan öte onu geliştiren, zenginleştiren ve gerektiğinde de eleştirmekten geri kalmayan bir yapıya sahiptir.

Continue reading “BİRAZ DA KİTAP / SENECA İLE KAHVALTI”

HONG KONG GÜNLERİ 4 / HAYATIN İÇİNDE

Diğer gezi yazılarım gibi Hong Kong ile ilgili yazılarda da daha çok bir dış gözlemci bakışının hâkim olduğu fark edilecektir. Bu yazımda bu coğrafyanın içlerine doğru birkaç adım ilerleyerek, hizmet alan bir tüketici gibi yaklaşıp tespit, değerlendirme ve kıyaslamalarda bulunacağım. Market ortamı ile ilgili önceki yazılarda “fiyatlar ve ücretler” başlığı altında bir yazım olduğu için oraya olan yolculuğumu pas geçiyorum.

Türkiye’de geçtiğimiz yıl her iki gözden katarakt ameliyatı geçirmiştim. Ancak gözlük işini tam olarak sonuçlandırmak için fırsatım olmadı. Bu ihtiyacımı karşılamak için oğlumla birlikte Hong Kong’da bir gözlükçüye gittik. Gördüm ki burada eğer gözünüz ile ilgili başka şikâyetiniz yoksa gözünüze uygun olan gözlüğü doktora veya herhangi bir sağlık kurumuna uğramadan gözlükçüden temin edebilirsiniz. Bizdeki resmi ve özel hastanelerde, göz doktorlarının muayenehanelerinde bulunan ölçme aletlerinin belki de daha gelişmişleri gözlükçü dükkanlarında mevcut. Oradaki personel bunları kullanmada ehil ve yetkili. Gelen müşteriye bu cihazlar ile ölçüm yaptıktan sonra arka odada yine bildiğimiz manuel tekniklerle de test edilip uygun olan numaraya göre gözlük yapılıyor.

Continue reading “HONG KONG GÜNLERİ 4 / HAYATIN İÇİNDE”

HONG KONG GÜNLERİ 4 / MA WAN 1868

Ma Wan adası ile ilgili daha önce “HONG KONG GÜNLERİ 3 / MA WAN ADASI” başlığı altında bir yazı yazmıştım. O yazıda da belirttiğim gibi bu ada birkaç saatte gezilip görülecek kadar küçük. Ama yine de her gidişimizde bir farklı yerini, yönünü görebiliyoruz. Ya da daha önce olmayan ve yeni gerçekleştirilmiş bir yapılanma ile karşılaşmak mümkün.

Bu seyahatimizde daha önce ayrıntılı olarak gezip görmediğimiz Ma Wan parkında gezinti yaptık. Yeşil ağaçların gölgesi altında doğa ile uyumlu ahşap merdiven ve yürüyüş yollarında yürürken bir taraftan cıvıldaşan kuş sesleri bize eşlik etti. Yürüyüş yolu nihayetinde bizi güzel manzaralı bir seyir tepesine çıkardı. Bu tepeden Adanın büyük bir bölümü ile karşı adalar panoramik olarak izlenebiliyor.

Continue reading “HONG KONG GÜNLERİ 4 / MA WAN 1868”

HONG KONG GÜNLERİ 4 / ÇİÇEK FESTİVALİ

Hong Kong’da bulunduğumuz günlerde her yıl periyodik olarak düzenlenen sergi, festival gibi etkinliklerde vakit bulduğumuzda katılıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda da düzenlenen karnaval şenliklerinde torunlarımla çok iyi vakit geçirmiş ve bununla ilgili gözlemlerimi de “HONG KONG GÜNLERİ 3/ KARNAVAL & HKOW”başlığı altında blogumda kaleme almıştım.

Bu yıl da yine karnaval şenliklerinin düzenlendiği alanın yakınında, Victoria Park denilen yerde, çiçek festivali düzenlendiğini duyunca bunu da görmek istedik. 14-23 Mart tarihleri arasında düzenlenen bu fuar 7-14 HKD ücretle ziyaret ediliyordu. Ancak 60 yaş üstü ziyaretçiler ücret ödemeden girebildiği için de biz de bu imtiyazdan yararlandık.

Continue reading “HONG KONG GÜNLERİ 4 / ÇİÇEK FESTİVALİ”

HONG KONG GÜNLERİ 4 / DEMİRYOLU MÜZESİ

Bu Hong Kong’a dördüncü gidişimiz. Bu şehir çok büyük olmamakla birlikte her gidişimizde bize gezecek farklı bir yanını gösteriyor. Bu gidişimizde de bir hafta sonu oğlum Gençer, torunum Deniz ve ben yani üç farklı nesil birlikte Demiryolu Müzesini (Hong Kong Railway Museum) ziyaret ettik. Özellikle geçmiş yıllardan kalan yolcu vagonları torunumun çok dikkatini çekti. Bir tarafından binip diğer tarafından inmek onun için tam bir aksiyon filmi gibi.

Bu müze Hong Kong’un Tai Po bölgesinde yer alıyor. 1985 yılında açılan bu müze Tai Po istasyonunun yakınında bulunmaktadır ve müzeye girişler de ücretsiz. Tai Po aslında bir durak yeri ve buradaki istasyon binası 1913 yılında inşa edilmiş. Durak zamanında pazar yeri de olduğu için ticari hayatın bir nevi kalbi gibi hizmet vermiş. İstasyondan geçen demiryolu 1983’te elektrikli hatta geçince bu istasyon devre dışı kalmış. Bizim ziyaretimiz sırasında restorasyon çalışması devam ettiği için Çin mimarisi açısından eşsiz bir örnek olan tarihi istasyon binasını tam olarak göremedik.

Continue reading “HONG KONG GÜNLERİ 4 / DEMİRYOLU MÜZESİ”