Zaman zaman insanları, hayatlarını ve birtakım özelliklerini gözlemlediğimde belki benim gibilerin de içinde bulunduğu büyük bir çoğunluğun çok bildik ve sıradan bir hayatı sürdürdüğünü düşünmüşümdür. Yani sabah belli saatte kalkıp kahvaltı dahil üç öğün gıda almak, işe gitmek, işten dönmek, taksitleri, faturaları ödemek,veli toplantılarına, bayram ziyaretlerine gitmek gibi sıralayacağımız bir çok işi ufak tefek farklılıklarla insanların bir çoğunun adeta programlanmış bir biçimde yürütmekte olduğuna tanık olmaktayız.
Ancak bazı insanların ise birtakım farklılıklar yaratarak bu sıradan çizginin dışına çıkabildiğine de tanık olabilmekteyiz. Değişik başlıklarda değişik konuları barındıran bloguma belli yönleri ile dikkatimi çeken bu insanlardan bahseden bölümler eklemeyi denemek istedim.
Hasan Yenipazar ile 2006 yılında aldığımız yazlıkta karşı komşu olma kaderi bizi tanıştırdı. Daha sonra karşılıklı kahve sohbetleri ve tavla partiler sırasında kendisinin 1927 yılında Bulgaristan’ın Şumnu Vilayetinin,Yenipazar İlçesinde doğduğunu,soyadını da doğduğu yerden aldığını,1940 yılında ilkokulu bitirmiş bir çocuk olarak Türkiye’ye göç ederek Balıkesir iline yerleştiklerini, Balıkesir’de ortaokulu bitirdikten sonra askeri okula giderek Hava astsubayı olarak 1950 yılında orduya katıldığını, 1971 yılına kadar ülkenin çeşitli yerlerinde görev yaptıktan sonra emekli olduğunu,emekliliğine müteakip 1971-1991 yılları arasında Balıkesir’de market çalıştırmak biçiminde ticaretle uğraştığını, 1993 yılından itibaren Altınolukta ikamet etmeye başladığını anlattı. Bu arada Hasan beyin Hafize Hanımla evli olduğunu ve şu anda Balıkesir’de aileleri ile birlikte ikamet eden Yalçın ve Hüseyin isminde iki erkek çocuğu olduğunu da eklemeliyim.
Karşı komşumuz olan Hasan beyin tarzı, tutumu, alışkanlıkları, ilkeleri, eskilerin “Nev’i şahsına münhasır “ olarak tarif ettiği bir çerçevede değerlendirilebilir. Ancak benim için asıl sıra dışı ya da farklı olarak değerlendirdiğim asıl yönü Hasan beyin çiçek yetiştirme ve bahçe işlerine olan tutkusudur. “Benim ayağım toprağa basmadıkça ben rahat edemem” şeklinde özetlediği bu tutkusunun sonuçlarını bizlere sadece izlemek kalıyor. Yılın on iki ayında da burada ikamet ettiği için bu tutkusunu gerçekleştirecek hayli zamanı da oluyor. Adı yazlıkçı olarak geçen bizim gibiler geldiğinde ise evin etrafında Japon gülünden ,sarmaşık gülüne gülün her çeşidi ve rengi ile buluşmuş oluyoruz. Zambak, kasımpatı, tespih çiçeği, gazanya, ortanca,begonvil,arslan ağzı, karanfil,menekşe,yasemin, hatmi çiçeği Hasan beyin bahçemizde yetiştirdiği çiçeklerden ilk aklımıza gelenlerden.
Biz hep basit ve kolaya alıştırıldığımız için bana bu kadar renk ve çeşitteki çiçeği bir arada görmek önce biraz kafamı karıştırmıştı. Bahçenin tamamını çim ekip birkaç gül fidanı da diktikten sonra “biç,sula,buda” eksenindeki bir kolaycılığı seçmeyen Hasan beyin ayrıca oluşturduğu onlarca saksıda her yıl farklı çiçeklerin yetiştirildiğini söylersek tutkunun boyutunu daha iyi anlatmış oluruz sanırım.”Böcek yapmışlar kireç atalım,feşmekan çiçeği şaşırtma yaptım,sulamayı zamansız yaparsak çiçek açmazlar” gibi işini bilen birisinin beyanları hep ona ait cümlelerdir.
Bahçemizdeki limon, zeytin, şeftali ağaçları ile arka duvarı tamamen kaplayan ve bu yıl reçelini tatma şansını yakaladığımız ahududundan bahsetmedik daha. Ayrıca sofralarımıza ayrı bir renk ve lezzet katan nane,maydanoz,dereotu,kıvırcık salata,biber ve domatesleri de sayabiliriz. İşin en ilginç yönünü daha açıklamadık. Bütün bunlar ne kadar bir yerde oluyor dersiniz? Evet bunlar tamamı tamamına taş çatlasa 40-50 metrekarelik apartmanın etrafında kalan nerdeyse büyükçe bir halı kadar yerde oluyor. Size de biraz sıra dışı ve farklı gelmedi mi?