6 Şubat günü saat 04.30 sularında cep telefonum çalınca ekranda yurt dışında bulunan büyük oğlumun ismini gördüm. Zamansız çalan her telefon gibi oldukça tedirgin oldum. Beş saatlik zaman farkından dolayı her ne kadar orada sabahın onu gibi olsa da oğlum bunu düşünmemezlik edemezdi. Ama yine de bunu 4-5 yaşındaki torunumun anne babasından habersiz bir sürprizi gibi düşünerek kendimi rahatlatmaya çalıştım bir an için. Ama telefonu açınca ve oğlumun hâl hatır bile sormadan direkt olarak “Maraş’ta deprem olmuş haberiniz var mı hissettiniz mi?” diye sorunca acı gerçekten haberdar olduk.
1981 ve 1986 yılları arası beş yıl Kahramanmaraş’ta görev yaptım. Bu beş yılın ilk iki yılında teftiş bölgem Göksun İlçesi, daha sonraki üç yılı da Elbistan ilçesinde idi. Kahramanmaraş’ın en büyük ilçesi olan Elbistan aynı zamanda il merkezine en uzak olan ilçe idi. Yaklaşık 160 kilometrelik olan bu yolculuğa pazartesi günü çıkar ve cuma günü dönerdik. Elbistanlılar kendilerini bir ile bağlı olmadan “Elbistanlıyız” diye ifade eder. Hindistan, Pakistan gibi bir ülke adını çağrıştırmasının önemi var belki bunda. Elbistan’ın güney kısmına düşen bölgemizde hafta başı başlayan yolculuğumuz bazen Nurhak, bazen Ekinözü (Cela) istikametine devam ederek en son noktalardaki köy ve mezralara ulaşırdık. O zaman yolu elektriği olmayan bu yerleşim yerlerine çoğu kez yaya ya da at ve katır sırtında ulaşırdık. Çoğunlukla tek öğretmenli olan okuldaki öğretmenin bekar odasında ya da muhtarın evinde gecelemek zorunda kalırdık. Hayatlarında ve çalışmalarında hep daha iyiyi ve daha güzeli gerçekleştirmek için son derece zevkli ve samimi paylaşımlarımız olurdu bu öğretmenlerimizle.
Devamı için tıklayın “6 ŞUBAT VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ”