“Gençer artık Özel Koç Lisesi öğrencisi olmuştu.” cümlesi kolay kuruluyor ama o noktaya hiç de kolay gelinmedi. Dinçer’in Cağaloğlu Anadolu Lisesine kaydı sırasında yaşadığımızın bir benzerini de bu sırada yaşadık. Bilindiği gibi Özel Koç lisesi paralı bir okuldu ve normal şartlarda bizim gibi memur bütçesi ile orada öğrenci okutmak imkansız gibi bir şeydi. Sınavdaki derecesini dikkate alarak ancak burslu olarak okutabilirdik. Önce evimize yakın olması sebebi ile Avrupa yakasındaki Robert koleji telefonla arayarak talebimizi ilettik Onlar son derece klasik bir tavırla; “Siz ücretinizi yatırıp kaydınızı yaptırın,daha sonra da başvurunuzu değerlendiririz” biçiminde bir cevap verdiler. Bizi pek ciddiye bile almamışlardı yani. Bunun üzerine bize oldukça uzak durumda olan Özel Koç Lisesine bizzat giderek genel Müdürleri Jale Hanımla görüştüm. Son derece anlayışlı ve güven verici biçimde şu tarihe kadar belgenizi ve diplomanızı getirin önce ön kaydınızı ve sonra da kesin kaydınızı yaparız” diyerek gerekli güvenceyi verdi. Ben de ön kayıtların yapılacağı son gün sınav sonuç belgesi ile Cağaloğlu Anadolu Lisesinden ortaokul diplomasını da alarak Tuzla/Kurt köydeki Özel Koç Lisesine gittim.
Tabi ben tüm bu yolları tren,vapur,belediye otobüsü,minibüs gibi araçlarla yaptığım için Bakırköy’den okula vardığımda saat 14.00 ü geçmişti. Genel müdürün odasına da uğrayayım falan derken de saat 16.00 oldu. Kayıt bürosuna gittiğimde o gün ön kayıtların son günü olduğunu-ki bunu zaten biliyordum- ve sınav takvimine göre ön kayıtların saat 15.00 de sona erdiğini öğrendim. Kurum ciddi bir kurumdu ve her şey usulüne uygundu. Ben bir kez daha her şeyi yüzüme gözüme bulaştırmıştım. Kısmet değilmiş deyip Gençer’in diplomasını eski kurumuna verip “Ne yapalım kaldığı yerden devam eder.” diyerek kaderimize razı olduk. Okulların açıldığı ilk günlerde annesi bir şansımızı deneyelim diyerek Özel Koç Lisesini tekrar aradı. Tesadüfe bakın ki bir kaç öğrenci kaydını yaptırmadığı için açılan kontenjana Gençer’in kaydını yapmak üzere bizimle iletişim imkanlarını aradıklarını söylemişler. Biz kaybettiğimiz fırsatı tekrar bulacaktık galiba. Bu konuda sicilim pek olumlu olmadığı ayrıca o gün de işim olduğu için Gençer annesi ile gitti. Aynı gün hem kayıt yaptırdılar hem de Gençer Özel koç lisesinin fiilen tam burslu öğrencisi olmuştu.
Evet istediğimiz olmuştu ama yeni durumlar yeni sıkıntıları ve tereddütleri beraberinde getiriyordu. Okul gerçekten mükemmel bir kurumdu. Ama orada okumanın görünen ve görünmeyen sıkıntıları ile baş edebilecek miydik. Öncelikle Tuzla’da olan okula Bakırköy’den gidiş problemi başlı başına bir sorundu. Her ne kadar servisten yaralanma hakkı olsa da Bakırköy yakasından giden 2-3 öğrenci için servis konması mümkün değildi. Önce idareten bir araçtan yararlanıldı .O araç da yarı yılda bıraktı. Diğer öğrencilerin tuzu kuru idi ve bir şekilde işlerini hallederdi. Ama biz ne yapacaktık. Okulla temasa geçerek yarım dönem yatılı olmasını sağladık. Ama bu da tam bir çözüm sağlamıyordu. Sonun da oturduğumuz evi kiraya verip Kadıköy’den bir ev kiralayarak hem Marmara Üniversitesinde okuyan Dinçer’in hem de Gençer’in ulaşım problemini kolaylaştırmış olduk.
İkinci endişemiz bursluluğun sürekliliği konusundaki kaygılarımızdı. Belli bir not ortalamasını tutturmak ve disiplin suçu işlememek bunun en baş koşulu idi. Gençer’de zaten bunun bilincindeydi.Özellikle derslerdeki başarısı ile ilgili bize hiçbir sıkıntı yaşatmadı .Klasik ödüllendirme araçlarından olan takdir ve teşekkür belgelerinin yanında da bu okulun özel olarak geliştirdiği akademik başarı belgelerinden o kadar çok aldı ki sayısını hatırlamıyorum.Ayrıca çeşitli etkinliklerde aldığı şilt,plaket vb. ödüller de evimizin duvarlarını ve kendisinin masasını süslemişti .Disiplin konusunda da herhangi bir tatsızlık olmadı sanırım.Yalnız son sınıfa geçince gerek bursu kaybetme korkusunun azalmasından ve gerekse üniversite hazırlıklarının etkisi ile devamsızlık ve geç gelme ile ilgili birkaç mektup aldık ama ne yapalım bu kadar kusur kadı kızında da vardı.Varlıklı çocuklarla okumanın getireceği kaygıları da yaşadık bir süre.Fakat bu kaygıların da yersiz olduğunu anlamamız uzun sürmedi.Bu gün hala bu okulda birlikte okuduğu arkadaşları ile samimi ve köklü ilişkileri sürmektedir.
Oğluma haksızlık edilmesin lütfen.En az devamsızlığı olduğu okul Koç Lisesidir.
Necmi Bey,
Koç Özel Lisesi’nde birçok öğrenci, okul yönetimi sebebiyle korkunç travmalar yaşadı. Hem varlıklı ailenin çocuklarından hem de memur ailenin çocuklarından kişilerdi bu öğrenciler. Okuldan atılanlar, servisten çıkartılanlar, psikolojik şiddet görenler, bursu alınanlar, üniversiteyi kazanmasına rağmen mezun edilmediği için üniversiteye başlayamayanlar, senedi vaktinde ödemediği için evine haciz yollananlar. Saçı “uzun” diye Kurtköy’e berbere götürülenler, ayakkabısı kahverengi! diye okuldan içeri alınmayanlar ve daha birçok hikaye…
Gençer de bilir bu hikayelerin bazılarını. Yani siz de. Ayrıca okulun servisinin, yatakhanesinin, yemekhanesinin fiyatları da ortadadır. Bir tarafta meslek lisesi kafasında bir yönetim diğer tarafta Amerikan bir müfredat.
Sonuç olarak intihar edenler, psikolojik tedavi görenler, kötü alışkanlıklara bulaşanlar, hayata adapte olmakta zorlanan çocuklar…
Robert Kolej’in farkı aynı eğitimi iyi bir yönetimle vermesidir. Kıyafet yasağı, katı disiplin, anlamsız otorite gibi kavramlar yoktur. Kendine güvenen, kendini ifade edebilen, özgür düşünen, başarılı bireyler vardır. Pahalı eşyalarla hava atanlara, lüks arabalarla okula gelenlere nispeten daha az rastlanır. Bir okul, öğrencilerin sigara içmesi için Rosegarden isminde özel bahçe ayarlamıştır, diğer okul ise çantasından sigara çıktı diye öğrencisine ayakta durma cezası verip üzerine 3 gün süreyle okuldan uzaklaştırır 🙂
Serap Hanım
Koç Özel Lisesi ilgili yorumunuzu okudum. Yazdıklarınızın muhakkak gerçek payı vardır. Ancak oğlumun okuduğu yıllarda bu tür olumsuzluklarla ben karşılaşmadım. Hatta oğlum Gençer burslu okuduğu için önceleri uyumsuzluk,dışlanma gibi durumlar yaşayacağı konusunda tereddütlerim bile vardı. Ama bunların hiçbiri olmadı. Tam tersine bu gün bile devam eden köklü arkadaşlıkları orada kurabildi. Üniversite sınavlarında da Türkiye derecesi yapması okulu ile dershanenin ortak başarısı diye düşünüyorum. Sizin bahsettikleriniz bizzat yaşanmışlık mıdır,yoksa duyum mudur bilmem ama biz bunların hiçbirini yaşamadık. Belki farklı zaman dilimlerindeki tesbitlerdir söyledikleriniz.
Robert kolej ile ilgili derinliğine bir bilgim yoktur. Ancak aynı yıl puanı oldukça yüksek olan ve aynı zamanda dar gelirli bir memur çocuğu olan oğlumun bursluluk başvurusu için orasını da aradığımızda bize “Siz önce ücretinizi yatırıp kaydınızı yaptırın daha sonra bursluluk başvurusunu yapın,şartlarınız uygunsa biz sizi
bilgilendiririz” gibi bir cevap verdiler. Koç lisesi ise bizi böyle bir yokuşa sürmeden bursluluk başvurumuzu kabul ettiğinden kaydımızı oraya yaptırdık. Ve son olarak Koç lisesinden öğrendiği İngilizcesi ile Boğaziçiüniversitesinin hazırlık sınıfını okumadan muaf oldu. Tabi Robert mezunu olup hazırlık muafiyet sınavını geçemeyen arkadaşlarının da bulunduğunu hatırlıyorum. Yani hayat siyah ve beyazdan ibaret değil. Arada griliklerin de olduğunu unutmamak lazım. Yorumun ile blogumu zenginleştirdiğin için teşekkür eder Mutlu ve sağlıklı günler dilerim.
Serap Hanım, benzer ve aynı durumlara da bizde maalesef ki maruz kaldık, sizinle tanışmak ve görüşmek isterim.
Sevgiler.
Selamlar
Google’da arama yapınca bu sayfa çıkıyor 🙂 Mağduriyet derneği mi kurulsa 🙂
Serap senle aynı fikirdeyim canım. Allah büyüktür.
Bu arada paylaşılan karnedeki müdürlerin isimlerine bakın :)))