Zamanı gelince her öğrenci gibi Gençer de üniversite sınavlarına girdi. Çok da iyi bir puan aldı. Yani o puanla Türkiye’nin hangi üniversitesine isterse girebilirdi dersek hiç de abartmış olmayız. Tabi yelpaze ne kadar geniş olursa karar vermek de o denli güç oluyordu. Birçok okuldan yazılar teşvikler geliyor bu da kafaları biraz daha karıştırıyordu. Birlikte bazı devlet ve vakıf üniversitelerini gezdik. Vakıf üniversiteleri her ne kadar burs verseler de açıkçası sürekliliği konusunda endişelerim vardı. Çocukları yönlendirmek hem uygun değildi hem de çok zordu. Yoksa içimizden geçen tıp fakültelerini telaffuz bile edemiyorduk. Neticede çeşitli danışmanlardan alınan bilgilerin ışığında Boğaziçi Üniversitesi ekonomi bölümüne kaydını yaptırdı. Koç lisesinde okuduğu İngilizce ile hazırlıktan da muaf oldu. Ama Boğaziçi gibi popüler bir kurum da olsa daha önce söylediğim gibi Gençer’in okullarla yıldızı bir türlü barışmadı. Sanıyorum okula sadece bitirmek için gitti ve süresi içinde bitirdi de. Tahmin ediyorum daha özgür, daha iyi,daha kaliteli ve daha keyifli yaşamanın ateşi yanıyordu galiba Gençer’in içinde hep.Tabi bunun da bir bedeli vardı.Bu bedeli bizden hiçbir zaman talep etmedi ve kendisi sağladı.Üniversite yıllarında Destek finansta çalışarak bir öğrenciye göre iyi de para kazanıyordu Altınoluktaki küçük yazlığımızı alırken ağabeyi ile birlikte onun desteğinden de yararlandığımızı açıklıkla söyleyebilirim.
Gençer bizden veya bazılarından farklı olarak hayatı bazı sınırların ve kalıpların dışında algılıyordu bana göre. Belki de yeni neslin bir özelliği idi bu. Okulu bitirdiğinde stajını yapmakta olduğu kurumdan bir iş teklifi aldığını hatırlıyorum. Bizim gibi düşünenler için bu bulunmaz fırsat olarak değerlendirilir. Çünkü bizim kriterlerimiz bildik ve alışılmış kriterlerdi. Evinde kalmak, kolay ulaşmak, kira vermemek tahmin edilebilir ve öngörülebilir ortamlarda yaşamak gibi durumları bir avantaj olarak değerlendiriyorduk.
Tabi Gençer görüşme sonunda bu öneriyi daha önce Hollanda’da çalışmak üzere yaptığı başvuruyu kast ederek (B) planı olarak değerlendireceğini belirtmiş. Oysa bu bizim “Eldeki bir kuş daldaki üç kuştan yeğdir.” anlayışımıza uymuyordu ama karar onundu ve saygı duymak gerekirdi. Tabi bazen hayatta risk almak da gerekiyordu ve Gençer bu konudaki amacını gerçekleştirmişti. Bu yazıyı yazdığım tarih itibari ile de Hollanda’nın Amsterdam kentinde çalışmasını sürdürmektedir.