OLSUN BİZDE DE ÇEVRE BAKANLIĞI VAR

Soğuk savaşın bütün gücü ile devam ettiği dönemlerde bazen bu son derece ilkel,vahşi ve acımasız yöntemlerle sürdürülür,bazen de mizahın o ince ve zarif nükte anlatışları içersinde ifade edilirdi. O günlerde bunlarla ilgili olarak günün birinde veya bir gün…..….diye başlayan  fıkralar, nükteler hep kulaktan kulağa ulaşırdı.Bu fıkralarda genel anlayış taraf ülkelerin kendini bir yandan kendini yüceltme gayreti ile birlikte diğer yandan da   karşıtlarını da önemsizleştirmesi şeklinde somutlaşıyordu.

Evet bir gün içlerinde Sovyetler Birliği yüksek görevlisinin de bulunduğu dünya ülke liderlerinin yapmakta olduğu bir toplantıda Sovyet lideri İsviçre  -veya Avusturya- Liderine dönerek ve müstehzi biçimde:”Siz batılılara ne kadar tuhafsınız. Saçmalıklarınıza adeta şaşırıyorum.Düşünsenize ülkenizin hiçbir yanında deniziniz yok ama denizcilik bakanlığınız var” der.Tabi muhatapları da hazır cevaplıkta ondan aşağı kalmayacaktır. Onlar da ”Olsun sizinde adalet bakanlığınız var” diyerek latife gerçekten latif olmalıdır inceliğine uygun yanıt verirler.

O muhayyel toplantıda bizim ülkemizin yüksek görevlileri var mıydı bilmiyorum ama şayet olsaydı ve konusu da gündeme gelseydi bizim yetkililerimize de: “Olsun sizde de çevre bakanlığı var” cümlesi ile en zarif eleştiriyi yapmış olurlardı sanırım.

Evet bizde de orman bakanlığına yapıştırılmış da olsa çevre bakanlığı vardı. Makam koltukları makam arabaları, lojmanları, hizmet binaları, genel müdürlükleri, daire başkanlıkları, kurulları, komisyonları, bütçeleri, ödenekleri ,merkez teşkilatları,taşra teşkilatları, uzmanları danışmanları, seminerleri toplantıları,raporları tutanakları,web siteleri hep var.Bütün bunlara karşın ise var olamayan tek şey yaşanabilir bir çevre.

Ancak haksızlık da etmek istemem. Dumansız alan yaratma konusunda sigara yasağının konması ve yaygınlaşması uygulamalarında şayet emekleri geçti ise bunu da teslim etmeliyiz. Belki bir çoğu hatırlamaz. Şehirlerarası yolcu otobüslerindeki yolcu koltuklarının hemen arkasında birer sigara/kül kutusu vardı. Yolculuk süresince göz gözü görmezken bile tekrar bir sigara yakılır bir de yandakine ikram edilerek dostluk geliştirici işlevinden yararlanılırdı. Yolcular arasında kundakta bebeler varmış kimin umurundaydı.Şimdi baktığımızda bize ne kadar yanlış ve yabancı geliyor değil mi?

kirlidere

Benim çocukluğum dere kenarında bostan bekleyerek geçti. Her sabah erkenden ilk yaptığım iş benim bütün gün su ihtiyacımı karşılayacak  su testisini derenin hemen yanındaki kaynaktan doldurmaktı. Biraz sonra da bahçıvanın su motoru bahçesini sulamak için çalışmaya başlayacaktı. Şimdi ne o kaynak kaldı nede o dere. Yanlış anlamayın dere yine yerinde duruyor. Ama rengiyle,kokusuyla,yoğunluğu ile akmayan akamayan bir dere. Herkes dünyasına kendi penceresinden bakar ve dünyayı da o şekilde değerlendirir.Benim dünyam da dereler,derelerimdi.Ben derelerimi istiyorum. Bunu bu hale getirenlerin,getirmekte olanların kimler olduğu gün gibi aşikar.Bunu çıplak gözle bile anlayabilirsiniz.Benim gözümde çevre bakanlığının varlığı derelerimi –hadi denizleri de katayım- ne kadar geriye getireceği ile eşdeğer bir durum.Yoksa boğazdaki gazinoların seslerinin az veya çok olması beni pek de ilgilendirmiyor.

çöplük

Sakın kimse bana kalkınmanın, sanayileşmenin, zenginleşmenin, artan nüfusun bedeli gibi sebeplerle bunu açıklamaya da kalkmasın. Şayet öyle olsaydı Türkiye’nin onda biri kadar nüfusu olup Türkiye’den beş kat fazla üreten ülkelerin pislik içinde olması gerekirdi.Önemli olan bu konuda gösterilecek olan iradedir.Bu iradeyi beklemek ve gerçekleşmediğinde de sorgulamak hakkımızdır.

İnsan olarak olayları veya problemleri tahlil ederken her şeyi dış kontrollü olarak açıklamak yanlış değilse bile en azından eksik olur kanısındayım. Birey olarak bizim hiç mi sorumluluğumuz yok? Elimizden hiçbir şey gelmez mi? Madalyonun öteki yüzünü de ayrı bir yazıda  ele alacağım.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *