ELİNDE, HERŞEY ELİNDE

Şu iki husus hep tartışıla gelmiştir. Birinci görüşe göre bireyin elinden hiçbir şey gelmez. Her şey onun dışında şekillenmektedir. İşe giremedi ise torpili yoktur. Zayıf not aldıysa öğretmen çalışmadığı yerden sormuştur. Tuttuğu takım yenildi ise hakem kabahatlidir Zengin olamadı ise piyangodan para çıkmamış veya yüklü bir mirasa konamamıştır. Başkaları mutluysa birçok şeye sahip olduğu içindir. Kendi mutsuz ise hiçbir şeye sahip olamadığı içindir. Çevre her geçen gün yaşanmaz hale geliyorsa belediyeler, hükümet veya birileri görevini yeterince yapmıyordur.

Bir diğer görüş ise her türlü sonuç bireyin seçiminin ürünüdür. Başarılı olmak, mutlu olmak, sağlıklı olmak ve hatta zengin olmak insanın tercihleri ile gerçekleşir. İnternette ve diğer yayın organlarında bu unsurların birini öne çıkaran örneklerle doludur. Galiba en doğrusu –ki benim de görüşüm o doğrultudadır- yerine göre ve belli oranlarda her iki durumunda payları inkar edilemez.İnternet üzerinden gönderilen  çeşitli konulara ilişkin güzel yazı ve görüntüleri eğer sonunda ”Bunu şu kadar gün içinde şu kadar kişiye ulaştırırsanız….” gibi buyruk kokan cümleler yoksa zevkle takip ediyorum.

Bunlardan birini de sizinle paylaşmak isterim. Büyük ustalarından bilgelik dersi alan bir öğrenci aklınca hocasına bir soru soracak ve onun da yanıldığını kendisine kanıtlayacaktır. Çiçeklerin üzerine konmuş bir kelebeği adeta avucuna hapseden öğrenci ellerini arkasına götürüp hocasına; “Bilin bakalım hocam avucumun içinde sakladığım kelebek ölümüdür sağ mıdır?” der. Aklınca hocası ölü dese avucunu açıp sağ olduğunu gösterecek, sağ dese hemen oracıkta sıkıp ölü halini gösterecek ve her halükarda hocası yanılmış olacak. Tabi hoca tam bir bilgedir cevabı da yine bilgece olur “Her şey senin elinde yavrum yaşaması da ölmesi de senin elinde.”

Gerçekten her şey bireyin elinde mi? Veya bireyin elinden gelen hiçbir şey olamaz mı?

Ben özellikle son yıllarda adeta çılgınlık haline gelmiş bu pet ve poşet kirliliğine fena takmış durumdayım. Pazara artık hiç kimse çanta ile gitmiyor. Yarım kilo ıspanak için,üç tane limon için,bir demet maydanoz için her birine birer poşet veriliyor.Markette birçok müşteri alışverişten sonra bir ekstra poşet koyuyor aldıklarının içine evde de lazım olur diye.

Bundan böyle yazlıkta eşimle birlikte sahilde sabahları pet şişe toplama etkinliğinin yanında daha az poşet tüketme kampanyasını da başlatabiliriz. Fileyi  bulamayız belki ama pazar  çantasını ve dedemin bakkal dükkanına yaptığımız gibi kese kağıdı yapıp  kullanarak evimize daha az naylon poşet girmesini sağlayabiliriz.

Bütün bunları dinlerken veya okurken bir çok kişinin gülümseyen ve küçümseyen alaylı bakışlarla: “Aman sen de söylediğin şeye bak senin 3-5 pet şişe toplamanla veya pazardan,markette poşet kullanmamanla vatan mı kurtulacak” dediklerini duyar gibi oluyorum.Ben de onlara ve herkese şu kıssa ile cevap vermek isterim.

Bir gün bir güvercin gagasına aldığı bir damlacık su parçası ile telaşlı bir biçimde uçuyormuş.Arkadaşları “Hayrola nereye gidiyorsun böyle acele ile” diye sormuşlar. O da :” “Duydum ki Hazreti İbrahim odunların üzerinde yakılıyormuş. Ben de o ateşi söndürmeye gidiyorum” demiş. Arkadaşları ona: “Senin bu uçuşla oralara ulaşamazsın, ulaşsan bile bir damlacık su ile o büyük ateşi söndüremezsin” demiş. Bunun üzerine o güvercin de: “Olsun niyetimin ne olduğu ve kimin yanında olduğum anlaşılır. Bu da bana yeter” demiş.

Gerçekten bir  çoğumuzun bireysel gayretleri belki okyanusta bir damla gibi görünse de bu damlacıkların giderek büyüyeceğini dikkate alırsak bazı şeylerin de bizim elimizde olduğunu fark edebiliriz.

5 Thoughts to “ELİNDE, HERŞEY ELİNDE

  1. Bravo işte bu.Ama marketin torbayı parayla bermesinin de bunda etkisi vardır herhalde

  2. Bu harika. öğrenecek çok şey var. paylaşım için teşekkürler

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *