BİRAZ DA KİTAP / İYİ HİSSETMEK

Antalya’da pandemi günlerindeki zorunlu ikametimiz sırasında çocuklarımız bize evde hoş vakit geçirebilmek adına bazı kolaylaştırıcı seçenekler sundular. Bunlardan biri de içinde Psikolog Özlem Toksöz Özsoylu’nun sunumlarının bulunduğu bir kayıt paketi idi. Stresle başa çıkma, olumlu düşünme, nefes egzersizler gibi konuları kapsayan, her biri 5-20 dakikalık bölümler halinde 28 başlıkta toplanmış sunumları ilgiyle ve severek izledik. Kendisi son derece konusuna hakim, samimi ve sahici sunum biçimi ile beğenimizi kazandı. Sunumların iki bölümünü de kitap tanıtımlarına ayırmıştı. Dr. David Burns’un “İYİ HİSSETMEK” kitabı oradan hatırımda kaldı. Daha sonra çocuklarımızın bizler için listelediği kitap siparişine bu kitabın da adını ekleyerek okuma sıralamasında da yerini ayırmış olduk.

Dr. David Burn’un size bahsedeceğim bu kitabı 47. baskı olarak 404 sayfadan oluşuyor. Muhteva olarak da psikolojik rahatsızlıkların ilaçsız -bazı durumlarda da ilaç destekli- bilişsel terapi ile iyileştirilmesinin mümkün olduğu konusunu işliyor. Biliş sözcüğünü de herhangi bir olay ve durum hakkındaki düşüncelerimiz, algılarımız, tutumlarımız, bakışımız, inançlarımız olduğu şeklinde açıklıyor. Devamında da hissettiklerimizin tamamen olaylara bakışımız ile ilgili olduğu savını ileri sürüyor. Yani bakış açımızı değiştirirsek hissettiklerimiz de değişecektir sonucuna varıyor. Bakış açımızı etkileyen ve yaşamımızın bir parçası haline gelmiş olan olumsuz düşünceler zaman içinde artık otomatik düşünceler haline gelişini akıcı bir dille anlamaktadır.

Kitapta çok yaygın olarak yaşanan psikiyatrik rahatsızlıkların adeta nezlesi olarak tanımlanan depresyon konusu çok geniş olarak işlenmekte ve depresyonun gerçeğin doğru algılanmasından ziyade zihnide çarpıtılması ile alakalı olduğu ileri sürülmektedir. Çarpıtmanın zihnimizde yerleşmiş otomatik düşüncelerin bertaraf edilmesi ile mümkün olacağı sonucuna varılmaktadır. Baş edilmesi gereken bu çarpıtma ve otomatik düşünceleri Dr. David Burns ya hep ya hiç düşüncesi, aşırı genelleme, zihinsel filtre, olumluyu geçersiz kılmak, sonuçlara atlamak (zihin okumak, falcılık yapmak), büyütme ve küçültme, duygusal kararlar, -meli -malı cümleleri, etiketleme, kişiselleştirme olarak sıralıyor, her birini ve birey üzerindeki etkilerini örneklerle geniş bir biçimde açıklıyor.

Dr. Burns kitabında ayrıca BDÖ (Burns Depresyon Ölçeği) gibi tanılama ve iyileştirmede işe yarayacak tablo ve çizelgeler ile de okuyucuyu buluşturmakta, kendisinin de yer aldığı örnek diyaloglar ile bilişsel terapi uygulamalarını daha anlaşılır hale getirmektedir. Bu anlamda bireyin kendi sorunlarını çözme konusunda ona bir yol haritası çizmektedir. Yazar bilişsel terapiyi temel aldığı yöntemden hareket ederek değersizlik duygusunun aşılarak özgüven duygusunun kazandırılması, hiçbir iş yapamamazlığın alt edilmesi, eleştiri ateşine karşılık verilmesi, sinirlilik, öfke ve kızgınlık durumları, suçluluk duygularını etraflıca açıklamakta ilaveten de bunların yaşamı olumsuz yönde etkilemesini engelleyici yol haritaları da çizmektedir. Ayrıca gerçekçi depresyonlara sebep olabilecek iflas ve yoksulluk, ölümcül bir hastalık, sevilen birinin trajik kaybı, yaşam boyu sürecek bir bedensel engel, iş kaybı konuların da bireyde yarattığı travmayı giderici yol ve yöntemleri kitapta yer almaktadır. Hayatın kalitesini düşüren onay bağımlılığı, sevgi bağımlılığı, iş başarısı ve zenginliğin sebep olabileceği depresyon durumlarına da dikkat çekmekte ve vasat olmanın güzelliğini de vurgulamaktadır.

Yazar kitabın son bölümünü depresyonun son durağı olan intihar konusuna ayırmış. İntihar eğilimlerinin belirlenmesi, intiharın mantıksızlığı konusunda danışanın iknası, örnek olay ve diyaloglarla açıklanmaktadır. Yaklaşım olarak bilişsel terapiyi az miktar Polyannacılık kokuyor bulsam da destekleyen birisi olarak Dr. David Burns’un bu kitabını beğenerek okuduğum ve yararlandıklarım arasında sayabilirim.

Bu arada yazıma küçük bir paragraf eklentisi daha yapmak istiyorum. Blogumun kariyerim bölümünde eğitim kariyerimin sırasıyla Edirne Erkek İlköğretmen Okulu, İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Eğitim Bölümü, Marmara Üniversitesi Eğitim fakültesi PDR (Psikolojik Danışma ve Rehberlik) olduğunu yazmıştım. Bu eğitim kariyerinde psikolojinin çeşitli alanları, psikolojik danışma teknikleri gibi konularda yoğun bir eğitim aldık. Ayrıca daha sonraki mesleki yaşamda da Özcan Köknel’den Üstün Dökmen’e, Doğan Cüceloğlu’ndan Acar Baltaş’a bir çok değerli uzmanımızın kitaplarını okudum. Ayrıca edebi olarak Irvin D.Yalom’dan okuduğum Aşkın Celladı, Divan, Nietzche Ağladığında gibi psikolojik yönü ağır basan eserler de dağarcığımı zenginleştirdi. Ülkemizde de benzer akımın temsilcisi olarak gördüğüm Gülseren Budayıcıoğlu’nun da romanlarını severek okudum. Tüm bunlar bende bu tür yayınlara karşı ilgiyi attırdığı gibi okurken de keyif almayı sağlayacak bir altyapı oluşturdu. Sanıyorum bu kitabı da beğenip severek okumamda bu geçmişimin bir miktar etkisi var.

Başka bir kitabın tanıtımında ve değerlendirmesinde buluşmak dileği ile…

Tagged: Tags

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *