Kahramanmaraş’taki görevime 1981 Ekiminde başladım. Buraya üç yıl görev yapmak üzere gönderilmiştik. Rotasyon uygulamasına göre burası 5. bölge olarak geçiyor ve hizmet süresi de üç yıldı. Ben göreve başladıktayıp ev tutma ve diğer işleri hallettikten sonra da Gazi Orta okulunda rehber öğretmen olarak görevlendirilen eşim Nuray ile o zaman bir yaşını biraz geçmiş olan oğlum Dinçer Kahramanmaraş’a geldiler.
Kahramanmaraş’a üç yıl için gelmiştik ama beş yıla kadar uzadı. Bu sürenin 2 yılını Göksun, 3 yılını da Elbistan İlçelerini içine alan bölgelerde çalıştım. Göksun İlçesinin İl Merkezine 90 km. Elbistan İlçesinin de 165 km. civarında olduğu düşünüldüğünde çalışma takviminin Pazartesi evden çıkış ve Cuma eve dönüş biçiminde şekillenmesi hiç şaşırtıcı olmaz sanırım. İki gün arasında geçen gecelerin büyük bir bölümü gidilen köylerdeki öğretmen veya muhtar evlerinde geçiyor, ilçe merkezlerinde bu günkü gibi öğretmen evi falan da olmadığından bazı kurumların misafirhaneleri veya okulların köşelerinde oluşturulan geçici odacıklarda kalıyorduk.
Hani çok söylenir. Eskiden İstanbul Milletvekillerine Ankara’nın en çok neresini seviyorsun?” diye sordukların da onların da ”İstanbul’a dönüşünü” biçiminde verdikleri cevaplar hep latife olarak dillerdedir. Belki bana o zamanlar Göksun ve Elbistan’ın en çok neresini seviyorsun diye sorsalar ben de “Cumaları İl Merkezine dönüşünü” diye cevap verebilirdim. Özellikle yabancı yataklarda uyuyamayan birisi olarak evim gözümde tütüyor ve ben gittikten sonra her gün “Bugün cuma mı?” diye soran çocuğuma ve aileme kavuşmak için can atıyordu
Kahramanmaraş’ta görevimiz sürmekteyken 31 Aralık 1984 tarihinde Dinçer’i ağabey konumuna yükselten ikinci oğlumuz Gençer dünyaya geldi.Belki ilerde “Bizim evlerimiz” başlığı altında durumundan daha ayrıntılı olarak bahsedeceğim evimiz bize yetersiz gelmeye başlamıştı.Aslında daha önceden de yetersizdi ama nasılsa üç sene sonra gideceğiz düşüncesi ile değiştirme gayretine girmedik. Ama gördük ki üçüncü ve dördüncü yıl tayinimiz çıkmayınca galiba burada daha uzun kalacağız diyerek Bahçelievler semtinde daha uygun bir eve taşındık.
Çalışma koşullarının son derece yorucu olması bir yana bu ilde çalıştığım süre için içimde hiçbir olumsuz ve pişmanlık taşıyan duygu yaşamadım. Ülkemin farklı ve değişik yerlerinde çalışmanın bir zenginlik olduğunu düşündüm her zaman. Ayrıca hala her zaman haberleştiğimiz kadim dostluklarımızın oluşması da bu sayede gerçekleşti.
Yeni evimize taşımamızın üstünden bir yıl geçmiş, Kahramanmaraşta da beşinci yılımızdı, hiç umutlu olmamakla beraber yine tayin istedik.Umutsuzduk çünkü geçmiş yıllardaki beklentilere girmek istemiyorduk. Bu defa yani en umutsuz olduğumuz sırada İstanbul’a tayinimiz çıkıverdi.Yani 1986 yılı ağustosu itibari ile İstanbulda görevliydim.
Resimde Fehmi Amca da var sanırım, di mi?
anaaaam 1994 yazmis!!!
Babanın yerine ben düzeltiyim hayatım.Haklısın doğum tarihin
1984 olacaktı.Demekki biz senin büyüdüğünün farkında değiliz.
Bu düzeltmeden sonra bir çocuklu bir çift olarak gittiğimiz ve iki çocuklu olarak döndüğümüz Maraştan kısaca bende bahsetmek istiyorum.
Maraşa giderken çok endişeliydik ya da kendi adıma konuşayım ben çok endişeliydim.Maraş olaylarının akabinde bizim tayinimiz oraya çıkmıştı.Yüzlerce insan öldürülmüş (bunların arasında orada görevli bir ilköğretim müfettişide vardı)sanki bir iç savaş yaşanmıştı Maraşta.
Gitmemek gibi bir şansımızda yoktu,çünkü başka bir iş yapamazdık.
Bu duygularla gittiğimiz Maraşta öyle güzel duygularla karşılandık ,öyle güzel dostlarımız olduki o olayları hangi Maraşlılar yaptı hiç anlayamadım…
Buradan adlarını tek tek yazamadığım tüm Maraşlı komşularıma,Gazi orta okulunda büyük bir uyum ve zevkle çalıştığım tüm öğretmen arkadaşlarıma gönül dolusu sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.Güzel günlerdi vesselam…
Evet Fehmi bey en önde bakana göre sağdan ikinci.Milli Eğitim Müdürü ile müfettişlerin hükümet binası önündeki görüntüsü.Evet 1994 yazmıştım ama hemen değiştirdim.Mehmet bey’e dikkati ve duyarlılığı için teşekkür ederim
Demekki bilinçaltlarında “bu çocuk da 26 yaşında mı 16 yaşında mı anlamadık, şu yaptıklarına bak” gibi bir düşünce oluşturmuşsun..
Milli Eğitim Bakanı mı o adam?
İnsanların krolonojik,zihinsel,duygusal,gibi farklı yaşları da neden olmasın? Milli Eğitim Bakanı mı derken kimi kastediyorsun anlayamadım.