BÜYÜKLERE MASALLAR(2)/ YAPILMAYAN DARBELER

Bir varmış bir yokmuş. Darbe yapma ve darbe yeme tutkusu ile yanıp tutuşan insanların yaşadığı bir ülkede zaman içinde birileri bazı şeylerin değişmeye başladığını fark etmiş. Dış konjuktür, değişen ve artan iletişim kanalları  darbe yapmayı zor hale getirmeye başlamış. Darbe yapmanın son derece zor  hatta imkansız olduğunu gören bazı kişiler darbe planı yapmak yerine darbe yapmama planları yapmaya başlamışlar. Oturup uzun uzun darbe nasıl yapılmaz üzerine hazırlıklar yapmışlar projeler geliştirmişler. Dosyalar klasörler  CD ler dolusu  bu planlarına ay ışığı, yakamoz,eldiven, balyoz gibi bir sürü isimler de vermişler.

Sonunda yapılamayan darbeler için isim bulmakta zorlanmaya başlamışlar. Diğer yandan bu  planları koyacak yer bulma sıkıntısı başlayınca canları fena halde sıkılmış  bu darbe yapmama planlarıyla uğraşmaktan vazgeçmişler. Vazgeçmişler vazgeçmişler ama bu defa eldeki bunca hazırlığı ve dokümanı ne yapacağız diye bir düşüncedir almış bizimkileri. Kimisi  “Birer fotokopisini çekelim imha edelim” demiş, kimisi “Uygun bir yerde saklayalım emekliliğimizde belgesel yaparken ya da anılarımızı yazarken kullanırız” demiş. ”Çok iyi saklayalım da günün birinde bizi yargılarlarsa onların işlerine yarar belki” diyen bile olmuş.

Gel zaman git zaman hakikaten akıllarına gelen başlarına gelmiş. Bir dalgadır başlamış. Tusunami gibi bir şey hani. Her dalgada duruma göre 40-50 kişi tutuklanıyormuş. Giderek bu dalgaların sayısı unutulur olmuş ama bir türlü ardı arkası kesilmiyormuş. Ucu açık bir dalgalanma imiş yani. Gariptir ki her şey, herkes biliniyor,bulunuyormuş ama bir numara hala ortada yokmuş. Her dalga sonunda tutuklananların ardından durum yetkili kişilere sorulduğunda onlar da “Konu yargıya intikal etmiştir” diyerek muzipçe bir gülümseme ile dalgalarını geçiyorlarmış.

Yapılmayan darbelerin ve darbecilerin yargılanması için de  bitmeyen ve bitmeyecek olan yargılama usulleri geliştirilmeye başlanmış. Her bir dalgalanma için 2-3 bin sayfayı bulan iddianameler, yerine göre kamyonetle,yerine göre el arabaları ile taşınan klasörler dolusu evraklarla bunun da bitmemesi gereken bir yargılama olacağı zaten baştan belli imiş.

Yapılamayan darbenin bitmeyen yargılaması sürerken, birkaç sayfalık bir iddianame ile yargılanmaları mümkün olan yapılan darbelerin failleri, verilen klasik ve e muhtıraların kahramanları da bu manzarayı gülümseyerek seyrediyormuş.

Aslında bir bakıma, yapılmayan darbenin bitmeyen yargılanması bazılarının çok da işine yaramış. Gözüne kestirdikleri asker,akademisyen,gazeteci, kimi bulularsa bu havuza atıyorlarmış ”…….terör örgütüne üye olmak,yardım ve yataklık etmek” ilaç gibi kullanılan bir  gerekçeymiş. Buraya giriş tek yönlü imiş Zaten bir kere de içeri girdin mi bir yandan “Masumluk karinesi esastır, tutukluluk cezaya ve işkenceye dönüşmemelidir” deniyor diğer yandan da her seferinde tutukluluk hallerinin devamına karar veriliyormuş En son bir gazetecinin henüz daha yazmadığı bir kitabının toplattırılması gibi dünyada pek eşi benzeri olmayan kararlar bile verilmiş. Her halde bundan sonrası için:” kitap yazmayı düşündüğü bu düşüncesi ile terör örgütüne yardım ve yataklık ettiği sabit olduğunda beynin açılarak beyin hücrelerinden bu düşüncelerin kazıtılması veya yok edilmesi…” gibi bir karar da bekleniyormuş

Not: Sayın okuyucu… bu masalda anlatılanların gerçek kurum ve kişilerle ilgisi olmayıp tamamen kurgusal olduğunu hemen eklemeliyim.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *