Mevcut iktidarın birçok icraatını eleştirirken, sağlık konusunda yaptıkları düzenlemelerin en azından eskisine göre ve vatandaşa yansıyan yönü ile olumlu bulduğumu ifade etmişimdir. Bölük pörçük olan hastanelerin birleştirilmesi, randevu sisteminin yerleşmesi, aksayan bir çok yönünün olmasına rağmen tam gün yasasının uygulanışı gibi hususlar bana göre önemsenmesi gereken hususlardı.Bu vesile ile yıllardır yaşanan hasta ile hekimin buluşmasının önündeki engellerin bir dereceye kadar aşılmış olduğunu da söylenebilir. Eş dost arasında ben bunları dillendirdiğim zaman bir çok arkadaşım da yapılanların pek de önemli olmadığını gelişen teknoloji doğrultusunda bunları hangi hükümet olsa zaten yapacağını ifade ediyordu.Tabi bunun dışındaki ince hesaplar, istismarlar, katkılar, farklar v.b diğer durumlar ayrıca tartışılabilir.
İşlemekte olan sağlık sistemi çerçevesinde iki buçuk yıldan beri babamın sağlık kontrollerine İstanbul’da başladık ve son bir buçuk yıldan beri de Tekirdağ N.K.Ü. Tıp Fakültesi hastanesinde yaptırmaktayız. Son kontrolde bazı yakınmaları sonrasında Rektoskopi işlemi önerildi. İlgili bölümden de bir ay sonrasına (5 Nisan saat:13.00) gün verildi. Günü ve saati geldiğinde bir gün öncesinden gerekli hazırlıklar da tamamlandıktan sonra belirtilen yerde geldik. Saat 13.05 de görevli elimizdeki kağıdı aldı bize: “Hemşire hanım hastayı hazırlasın,işlemi yapalım” dedi. Ben de “Sistem ne de güzel işliyor” diye düşündüm. Ancak aradan neredeyse bir saate yakın zaman geçmesine rağmen ne hazırlayıcı ne uygulayıcı ortada yoktu. Bir ara içeriye beyaz önlüğü ile oldukça da genç bir kız girince durumu tekrar sordum ve o da görevlilerin ancak saat14.00 den sonra gelebileceğini söyledi. Ben bu bir saatlik gecikmenin sebebini sorunca belki çocuksu bir saflıkla “Görevliler Cumaya gitti. ancak gelirler” dedi. Biraz tecrübeli veya tembihli olsa serviste, acilde, toplantıda gibi joker sözcükleri de kullanabilirdi. Tabi bu durumda canım sıkılmadı diyemem. Ben de cumalara olabildiğince gitmeye çalışırım ama babamıza yapılacak hizmetin bu saate rastlaması bize daha hayırlı bir iş yapma fırsatı verdi diye düşünerek bu haftalık ara vermek zorunda kaldım. Gerçekten saat 14.00 civarında görevliler geldiler. Ellerine birkaç dakika sonra 83 yaşındaki babamızı teslim edeceğimiz kişilere tabi ki bir şey de diyemedim. Ayrıca şu sıralar konjoktür de pek uygun sayılmaz “karşı mısın? insanlar inandığı gibi yaşamasın mı?” salvolarına da hazırlıklı olmak lazım. Beni işin mesai saati,yasal sorumluluk v.b yönlerinden çok etik yönü düşündürüyor. 83 yaşında ve 24 saate yakın bir süredir aç ve susuz olarak bekletilen bir kişiye daha önceden öngörülen hizmeti bir saatliğine de olsa geciktirmenin insani, vicdani, islami sorumluluğu sorgulanıyor mudur acaba diye içimden geçti. Sonra da rahmetli dedemin “İnsanlar en büyük günahları sevap işlemek üzere yola çıkarak gerçekleştirirler” sözünü hatırladım birden.