Takvimlerin 21 Mart 2013 ü işaret ettiği günün sabahı herkes günlerdir “ Nevruz” üzerine yürütülen tartışmaların beklentisi ve heyecanı içinde idi. Biz ise evveliyatı 40 yıl öncesine dayanan dostluk ve arkadaşlarımız ile buluşmaya ayırmıştık bu günü. İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsüne girdiğim 1973 yılında ev,okul ve sınıf arkadaşlığı ile başlamıştı bu dostluk iki Mehmet Tunçel ile. Birbirinin amca oğlu olan bu iki arkadaşımız aynı adları taşıdığı için birisine “”Guççük Mehmet” diğerine de o günlerde biraz daha kilolu olduğu için “ Enli Mehmet” diyorduk Okulun yakınında önce onların kiraladığı ve benim de sonradan katıldığım bodrum katındaki bir evde başlamıştı hem öğrenciliğim hem de arkadaşlığımız. Daha sonra orasını su basınca yine o civarda bir apartmanın giriş katına hep birlikte taşınmıştık. Üç yıl süren ev,sınıf ve okul arkadaşlığı 1976 yılında okuldan mezun oluncaya kadar sürdü. Kader herkes için ayrı bir yol çizmiş olsa da zaman zaman buluşmamıza ve dostluğumuzun kaybolmasına engel olmadı.Belki 70 li yıllarda “40 yıl sonra kendinizi nerede nasıl görmek isterdiniz?” biçiminde bir soru sorulsaydı acaba hangimiz mevcut durumumuzu resimleyebilirdi?
Birbirimize baktıkça kırk yıllık bir zamanın bedenimizde bıraktığı izleri iyice fark ettik. Giderek seyrelen ve beyazlaşan saçlar,deforme olmaya yüz tutmuş bedenler zamanın acımasızlığını ifade ediyordu. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse “Guççük Mehmet” e zaman ve Tanrı biraz torpilli davranmış gibi geldi bana. Mezuniyetinin akabinde Almanya’ya giden ve hala da orada ikamet etmekte olan arkadaşımız Mehmet’in kardeşi Adem ve kızı Carolin’de bu buluşmamızı renklendiren özel ve önemli kişilerdi.
Birlikte geçirdiğimiz bir kaç saat içinde tıpkı 40 yıl önceki heyecanı yaşayarak, deniz kenarındaki bir çay bahçesinde çaylarımızı yudumladık. Daha sonra balıkçıların bulunduğu ve öğrencilik yıllarımızda da uğrak yerlerimiz olan dar sokak aralarında gezindik.Yine o günlerdeki gibi midye tava ve kokoreç merkezli nostaljileri Adem kardeşimiz bize yaşattı. Ayaklarımız yıllar öncesinin alışkanlığı ile bizi Bahariye istikametine sürükledi. Her sınırlı zamanın sonu olduğu gibi bu buluşmayı da Bahariye’de vedalaşarak sonlandırdık. Hepinize teşekkürler arkadaşlar..
İmrenerek baktım. Biz daha 5-10 yıl geçmesine rağmen birbirimizden bihaberiz.
Burcu hanım… Gerçekten yıllar ilerledikçe geçmişe dair anılar ve arkadaşlıklar daha aranır oluyor. Umarım sizler de bizlerin yaşına geldiğinde aynı duyguları yaşarsınız. Ayrıca eşim ve ben blogunuzu beğeni ile takip ediyoruz. Elinize ve dilinize sağlık. Sağlıcakla kalın….