Şangay’a geldiğimizin üçüncü günü oğlum ile birlikte mevzuat gereği kayıtlarımızı yaptırmak üzere en yakın karakola gittik. İşimiz bitince oğlum işine giderken biz de eşimle ertesi günün Ramazan bayramı olduğunu da düşünerek elimizdeki harita yardımı ile en yakın camiye uğrayıp bayram namazının saatini öğrenmek istedik.
Gökdelenler arasında sıkışıp kalmış camiyi bulmak pek de kolay olmadı. Caminin girişinde danışma gibi kullanılan odada oturmakta olan iki kişiye yönelerek “Selamün aleyküm” dedim. Her ikisi de ayağa kalkarak “Aleykümselam” dediler ve samimi olarak elimi sıktılar. Kurup kurabildiğimiz ilişki bundan ibaret oldu. Bundan sonra iyice hatlar koptu diyebilirim. “Yarınki bayram namazı saat kaçta kılınacak” sorusunun cevabını almak için namaza durur gibi, secdeye yatar gibi, ezan okur gibi tüm canlandırmaları yapmama ve her türlü işaret dilini kullanmama rağmen derdimi bir türlü anlatamadım. Bu arada odanın hemen karşı duvarında, 12 ayın tamamının günlerinin bulunduğu bir takvime ilişti gözüm. Oradan 30 Ağustos’u yani bayram gününü göstererek bir deneme daha yaptım yine olmadı. Fakat takvimde 30 Ağustosun değil 31 Ağustosun farklı renkte basıldığını görünce “Acaba burada yarın bayram değil ?”mi diye bir tereddüt yaşamaya başladım bu defa.
Netice olarak bir belirsizliği netleştirmek için gittiğim camiden iki belirsizliği taşıyarak ayrıldım. Akşam durumu oğluma anlattığımda o da geçtiğimiz yıl Türkiyedeki bayram gününe göre bayram namazına gittiğinde camide hiç kimseye rastlamadığını, ve ertesi gün bayram namazı kıldıklarını söyledi. Bu defa kafam daha da karıştı. Çin diyaneti ya da Şangay Müftüsü yok ki soralım. Eşe dosta sorduk cevap alamadık. Ama biz ülkemizdeki yakınlarımızla 30 Ağustosta bayramlaştık.
Ertesi gün Tekstil Fuarına gittiğimde orada Şangayda yaşayan Azeri Türkleri ve Uygur Türklerine rastladım. Onlara sorduğumuzda onlar Çinde –ya da Şangayda- bayramın 31 Ağustos tarihinde olduğunu ve bayram namazı vaktinin de saat 8.30-9.00 arası olarak belirttiler. Belirtilen tarihte ve saatte oğlumla birlikte camiye gittik. Zaten küçük olan caminin hemen her bölümü dolmuş, yanda trafiğe kapatılan caddeye doğru da genişleme başlamıştı. Biz de cadde üzerinde konuşlanacak yer ararken önceki gün gelip sözlerle anlaşamadığımız kişi ile karşılaştık ve galiba beni tanıdı ve el işareti ile kendisini takip etmemizi söyledi. Bizi caminin kapalı alanında uygun bir yere yerleştirdi. Yani sözler değilse de gözlerle anlaşabilmiştik.
Bayram namazı ritüelleri evrensel olduğu için pek yabancılık çekmedik. Sadece hutbe ve vaaz Çince olduğundan içinde geçen Allah ve Muhammet kelimeleri dışında hiçbirini anlamadık tabi. Burada farklı olarak kadınların da kendilerine ayrılan yerde bayram namazına geldiklerini ayrıca kollarına taktıkları kırmızı bantla yardım toplama faaliyetlerine de iştirak ettiklerini gördük. Namaz sonrası büyük kalabalık birbiri ile bayramlaşıp yolun hemen karşısında kurulan seyyar satıcılardan gerekli gördüğü alışverişleri de yaptıktan sonra dağıldı.
allah kabul etsin
amin
:)))))))))…