İSVİÇRE GÜNLERİ / CENEVRE GEZİSİ

Bizim dilimizde Cenevre olarak yazdığımız ve söylediğimiz şehir burada Genève olarak yazılıyor ve “jönev” şeklinde söyleniyor. Daha önce oğlum bizi götürdüğünde hava sürekli yağmurlu olduğu için hiçbir yeri gezip göremeden kapalı mekanlarda vakit geçirmiştik. Bu defa Nyon’dan Cenevre’ye eşimle birlikte tren yolculuğu yaparak gittik. Yarım saatlik bir yolculuktan sonra Cenevre bizi güneşli bir hava ile karşıladı. Cenevre 200.000 kişilik nüfusu ile İsviçre’nin ikinci büyük şehri. Finans ve diplomasi merkezi olarak tanınıyor. Birleşmiş Milletler ve Kızılhaç gibi bir çok uluslararası kuruluşa ev sahipliği yapıyor.


Daha önce Amsterdam ve Şangay’da olduğu gibi burada da en büyük yardımcımız elimizdeki haritalar oldu. Bir kere şehirler planlı, ve haritalar da ona uygun olunca kendinizin nerede olduğunuzu anlamak ya da gideceğiniz yere ulaşmak çok da zor olmuyor. Biz de trenden indiğimiz gibi haritanın bize gösterdiği istikamette ilerleyerek daha önceden varmayı amaçladığımız Mont Blanc köprüsüne kolayca ulaşıverdik.

Daha önce de sözünü ettiğim Leman gölü Cenevre’de giderek daralarak bir nehir halini alıyor. İşte Mont Blanc Köprüsü de biraz göle biraz nehire benzeyen su üzerine yapılmış. La Rhone nehrinin Leman gölünü bir uçtan besleyen bir uçtan da tahliye eden bir özelliği olduğunu da bu arada hemen eklemeliyim. İnsanlar bazı yerleri gezerken “Aaaa bu bizdekine ne kadar benziyor” duygusu yaşayabiliyor. Biz de Mont Blanc Köprüsü’nden yürürken kendimizi Galata Köprüsü’nde yürüyor hissettik bir ara. Köprüden karşıya geçince küçük bir tren görüntüsü verilmiş araçlarla kısa bir şehir turu yaptık. 35-40 dakika süren bu gezide genel hatları ile şehrin meydanını, katedralini, üniversitesini, müzelerini gösteriyorlar.

Bazı ülkelerin bazı şehirlerinin en yüksek, en büyük gibi bazı “en”lerinin olduğunu biliriz. Cenevre’de bu konuda Leman gölü üzerine yaptıkları su fıskiyesi ( Jet d’Eau) ile övünüyorlar. Gerçekten de saniyede 500 litre suyu 140 metre yüksekliğe çıkaran fıskiyenin dünyada eşi olmadığı söyleniyor. 20-25 kilometre uzaklıktaki Nyon’dan bile görülebilen bu fıskiye gerçekten şehre ayrı bir güzellik katıyor.

Cenevre’de birkaç saat geçirdikten sonra geldiğimiz gibi tren yolculuğunu tercih ettik. Tren istasyonuna giderken ana cadde üzerinde hemen solda “İstanbul Kebap” yazısını görünce acıktığımızı hatırladık. Ağırlıklı olarak dana, kuzu ve tavuk döner üzerine çalışan mekanda ayran eşliğinde birer dürüm yedik. Doğrusunu söylemek gerekirse hizmet kalitesi gözlemlediğimiz İsviçre standardının altında gibi geldi bana. Neyse, hesabımızı ödeyip (İki kişi 31 CHF) geldiğimiz şekilde trenle Nyon’ döndük.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *