HONG KONG GÜNLERİ 4 / HAYATIN İÇİNDE

Diğer gezi yazılarım gibi Hong Kong ile ilgili yazılarda da daha çok bir dış gözlemci bakışının hâkim olduğu fark edilecektir. Bu yazımda bu coğrafyanın içlerine doğru birkaç adım ilerleyerek, hizmet alan bir tüketici gibi yaklaşıp tespit, değerlendirme ve kıyaslamalarda bulunacağım. Market ortamı ile ilgili önceki yazılarda “fiyatlar ve ücretler” başlığı altında bir yazım olduğu için oraya olan yolculuğumu pas geçiyorum.

Türkiye’de geçtiğimiz yıl her iki gözden katarakt ameliyatı geçirmiştim. Ancak gözlük işini tam olarak sonuçlandırmak için fırsatım olmadı. Bu ihtiyacımı karşılamak için oğlumla birlikte Hong Kong’da bir gözlükçüye gittik. Gördüm ki burada eğer gözünüz ile ilgili başka şikâyetiniz yoksa gözünüze uygun olan gözlüğü doktora veya herhangi bir sağlık kurumuna uğramadan gözlükçüden temin edebilirsiniz. Bizdeki resmi ve özel hastanelerde, göz doktorlarının muayenehanelerinde bulunan ölçme aletlerinin belki de daha gelişmişleri gözlükçü dükkanlarında mevcut. Oradaki personel bunları kullanmada ehil ve yetkili. Gelen müşteriye bu cihazlar ile ölçüm yaptıktan sonra arka odada yine bildiğimiz manuel tekniklerle de test edilip uygun olan numaraya göre gözlük yapılıyor.

Son derece kolay ve pratik olan bu yolun aslında ülkemizde de geliştirilmesi zor değil. Ancak ülkemizde konuştuğum gözlükçüler kendilerinin de bunu talep ettiklerini, buna uygun alt yapı da sağlamayı önerdiklerini ama bir yerlerdeki güçlü lobileri aşamadıklarını laf arasında benimle paylaştılar. Ne garip değil mi? Bir yandan sadece gözlük almak için hastanelerde günlerce haftalarca randevu alamıyorsun, diğer yandan böyle basit bir çözüme kayıtsız kalıyorsun. Oysa göz doktorlarının daha ciddi vakalarla ilgilenmesi için zaman kazandıracak böyle bir yol denemeye değmez mi?

Bir başka hizmet alanı olarak yine oğlumla yolumuz bir berbere düştü. Burada istisnaları olmakla birlikte berberlerin hizmet veren ve alan bakımından cinsiyetlere ayrıldığına da tanık olmadım. Yani aynı dükkânda aynı bölümde kadın veya erkek hizmet alıp hizmet verebiliyor. Biz de eşimle birlikte saçlarımızı aynı berberde kestirdik. Bulunduğu bölgeye, hizmet verdiği kitleye göre 80 HKD ile 600 HKD arasında farklı fiyat tarifeleri olduğunu da hemen eklemeliyim. (2025 Nisan, 1 HKD yaklaşık 5 TL). Bu işyerlerinin fizik olarak temiz, hijyen kurallarına uygun olduğunu, personelin de son derece kibar ve saygılı olduğunu eklemek isterim.

Bizim çocukluğumuzda gittiğimiz, ya da çocuklarımızı götürdüğümüz berberler aklıma geldi. Küçük çocukları büyüklere göre ayarlanmış koltukların üstüne bir tahta koyarak tıraş edilecek yüksekliğe çıkarırlardı. Saçımızı kesen ve manuel olarak çalışan makine bazen kör olduğundan ya da kalfanın/çırağın beceriksizliğinden saçlarımızı acıttığında pek sesimiz bile çıkmazdı. Çocuğa pek fikri sorulmaz, büyükleri sıfır ya da alabros gibi tasarımı tek kelime ile berbere iletirdi.

Burada -belki bizde de şu sıralar vardır- sadece çocuklara hizmet veren berberlerin olduğuna da tanık oldum. Hizmet verilen salonun her yönüyle çocuk dünyasına göre tasarlandığını, tıraş olacak çocukların ilgisine hitap edecek hayvan figürlerine oturtulduğunu, sıra bekleyenlerin de seviyelerine uygun oyuncaklar ile bir bölümde meşguliyetlerin sağlanmasını memnuniyet ile izledim. Buraya tıraş olmak için birlikte geldiğimiz küçük torunum ile berberin saçının nasıl kesileceği konusunda diyaloga girmesi bana farklı duygular yaşattı. Bu aralar çok tekrarlanan “Nereden nereye” klişesini…

Galiba bu defaki Hong Kong seyahatim ile ilgili yazıları beş başlık altında tamamlayıp sonlandıracağım. Bizler için” Türk milleti şifahi bir millettir” denir. Gerçekten yazdıklarım, yaşadıklarımın ve hissettiklerimin çok küçük bir kısmıdır. O bakımdan bana bu mütevazi satırları yazmamı sağlayan, bana ilham ve destek veren kızlarıma oğullarıma ve dünya tatlısı torunlarıma çok teşekkür ederim. Onlar olmasa gezi yazıları olmazdı. İyi ki varlar ve onları çok seviyoruz.

Tagged: Tags

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *