SIRA DIŞI YA DA FARKLI OLANLAR (3)

Blogumu takip edenler bu yazımın “SIRA DIŞI YA DA FARKLI OLANLAR” serisinin üçüncüsü olduğunu fark edeceklerdir. Bu yazının ilki rahmetli olmuş Aptullah eniştemiz ile, ikincisi yazlık komşumuz Hasan bey ile ilgili idi. Bu yazımı da Neriman Harput isimli bir arkadaşımıza, dostumuza, meslektaşımıza ayırmayı uygun gördüm.

  SIRA DIŞI YA DA FARKLI OLANLAR (3)

Neriman Harput eşimin Amasya Öğretmen okulundan sınıf arkadaşı. Benimle olan tanışıklığının çıkış noktası buradan kaynaklanıyor. Okulu bitirdikten sonra öğretmen olarak yurdun çeşitli yerlerinde çalışarak ve bu arada ilerici ve aydınların ödediği bedelleri de ödeyerek şu anda bizler gibi emekli bir eğitimci olarak hayatını sürdürmektedir. Buraya kadar olan durum ile ilgili olarak  bir sıra dışılık ya da farklılık olmadığını ben de kabulleniyorum. Ama ne zaman ki bu arkadaşımız herkesin sahip olmak ve yaşamak için can attığı Kadıköy, Moda’daki evini satarak Saroz körfezi civarında, Enez İlçesi yakınlarında bir miktar tarla alıp meyvecilik yapma gayretine girişti ve dolayısı ile de benim bu serideki yazı dizimin içinde yer almayı hak etti diye düşündüm. Kendisi de bizi yaratmış olduğu bu dünyasına sık sık davet ediyordu. Biz de eşimle birlikte geçtiğimiz Eylül ayının son günlerinde bu davete icabet etme şerefine,fırsatına ve şansına sahip olduk. Minibüsle bize tarif edildiği şekilde  Keşan- Enez istikametinde 40 kilometre kadar gidip Abdurahim köyünde indik. Arkadaşımızı da bizi orada bekler bulduk. 2-3 kilometre kadar sonra geldiğimiz Vakıf köyü hem kendisinin ikamet ettiği hem de tabir yerinde ise çılgın projesini gerçekleştirdiği köydü.

  SIRA DIŞI YA DA FARKLI OLANLAR (3)

Bundan yaklaşık üç yıl kadar önce Neriman Harput -kendisinin liderliğinde ve organizasyonunda-  üç kız kardeşinin de imkanlarını birleştirerek 80 dönümlük bir yer alarak işe başlamışlar. Arazinin meşe ağaçlarından temizlenmesi, sulama sistemlerinin kurulması, beş binden fazla kiraz fidanının dikilmesi, bu fidanlara ilaveten erikten nara, şeftaliden zeytine bir çok fidanında arazide yer almış olması karşısında gerçekten şaşırdık. Bu yolculukta  Neriman arkadaşımız bir çok zorluğu zekası, kararlılığı, mantığı ve sabrı ile yenmesini bilmiş.  Onun için  “zorluk diye bir şey yok, belki imkansız olan vakit alabilir” denebilir. Birlikte arazisini gezerken doktorun hastanın gözüne, boğazına bakarak hastalığını anlaması gibi onun da ağaçların dalına, gövdesine, yaprağına bakarak hemen durumunu tarif etmesi ve çaresini açıklaması bizi hayrete düşürdü diyebilirim.

  SIRA DIŞI YA DA FARKLI OLANLAR (3)

Bir gece bizi misafir eden Neriman arkadaşımızın sadece kendi arazisi ile ilgili çalışması değil köy halkı ile kurduğu olumlu ilişkiden da çok etkilendik. Çünkü biliriz ki köy halkı genelde dışarıdan gelen kişilere önce mesafelidir ve iyice inanmadan kabullenmesi zordur. Köy kadınları ile iletişimi, okula devam eden çocuklara ders konularında yardımcı olması kendisini kabul edilebilir olmaktan öteye aranır bir hale getirmiş. Bahçelerden çıkan sebze, inekten sağılan süt, denizden tutulan balık bir şekilde Neriman arkadaşımızın adresini buluyor. Kendisinin sadece işi ile değil bu coğrafyanın tamamı ile bütünleştiğini söylersek abartılı bir gözlem olmaz.

  SIRA DIŞI YA DA FARKLI OLANLAR (3)

Neriman arkadaşımızın çabalarını ve yarattığı mucizeyi bu satırlara sığdırmak gerçekten kolay değil. Orasını görmek ve yaşamak gerekir. Bize gösterdiği misafirperverlik ve özellikle de soğansız olduğu için benim favorim olan pehli yemeği için çok teşekkür ederiz. Birlikte yediğimiz yemekte kendisinin mayaladığı yoğurt, peynir ve her şey çok güzeldi. Günlerin aydınlık, kirazların – tabi  diğer sebze ve meyvelerin de- bol ve bereketli olsun kiraz güzeli…