YENİDEN ŞANGAY

Bana göre her ülkenin, kentin hatta evin ayrı ve kendine özgü bir kokusu var. O ortama ilk geldiğimde bunu hemen hissediyorum. Yani beni gözlerim kapalı olarak oraya getirseler ve burası neresi diye sorsalar kokusundan “Burası Şangay, burası Hong Kong, burası Altınoluktaki evimiz” diye bir çıkarımda bulunabilirim. Şangay’a bu defaki gelişimde de aynı şeyleri duyumsadım.

Şangay’a ilk gelişimiz bundan 15-16 yıl öncesine dayanıyor. Bu şehir ile ilgili ziyaretlerimizin temel noktasının çocuklarımızın burada yaşıyor olması olduğunu da hemen eklemeliyim. O tarihten sonra da birkaç kez gelip gittik. Bloğumdaki Şangay ile ilgili ilk yazım da 27/08/2011 tarihini taşıyor. Belirli aralıklarla yazdığım Şangay ile ilgili otuzdan fazla yazıyı sizlerle buluşturdum. Zaman içinde çocuklarım rotayı Şangay’dan Hong Kong‘a çevirince biz de Şangay defterini kapatmış olduk.

Ne var ki kaderde Şangay’ı tekrar görmek varmış. Çocuklarımız hayat planlarını tekrar Şangay’a yerleşmek biçiminde şekillendirip ve bizleri de davet edince bize tekrar bu şehre gelmek nasip oldu. Şu işe bakın ki kiraladıkları ev de 15 yıl önce oturdukları ve bizlerin de çok iyi bildiği adresteki sitede ve aynı apartmanda olduğunu söylersem şaşırmayın. Kader mi? Talih mi? Tesadüf mü? Tekerrür mü? Tevafuk mu? Yoksa deja vu mu demeliyiz bu duruma bilemiyorum. Dolayısıyla hiç yabancısı olmadığımız bu yerleşim yerinde buluverdik kendimizi.

Şangay’da gözlerimizi ve gözlemlerimizi değişenler ve değişmeyenler yelpazesinde biraz gezdirmek istedik. İlk bakışta sanki her şey 10-15 yıl önce bıraktığımız gibiydi. Siteye girerken “Ni hao” diye selamladığımız güvenlik, hemen köşedeki Starbucks kafe, köşeyi dönünce biraz ilerlediğimizde sağ kolda ilk ayak masajını yaptırdığımız salon, yolun tam sonunda müdavimi olduğumuz ve birçok ihtiyaçlarımız karşıladığımız Lianhua market, hemen yan arka sokaktaki manavımız, muhtemelen çalışanları değişmiş olmakla birlikte yerli yerinde duruyorlardı. Bunlara Huangpu nehri kıyısındaki vazgeçilmez gezinti mahalli olan parıltılı ve ışıltılı hali ile Bund’u da ekleyebiliriz.

Değişenlerin başında Şangay’dan iki kişi olarak ayrılan çocuklarımız aramıza sevgili torunumuz Ada’nın da katılması ile üç kişi olarak dönmesini sayabiliriz.

Daha sonra marketlerdeki etiketlere bir göz gezdirdik. Burada yaşayanlar için yıllara göre pek fark edilir bir hareketlenme olmadığını söyleyebilirim. Ama bizler ister istemez karşılaştırmaya TL faktörünü de katıyoruz. Dolayısıyla o zaman durum daha da karmaşık bir hal alıyor. Buraya ilk geldiğimiz yıllarda 1 RMB(Yuan)= 30 kuruş civarında idi. Bu durumda etiket fiyatını hemen üçe bölüyor bize göre ucuzluk ya da pahalılık yorumunu yapıyorduk. Yazıyı yazdığım günlerde ise 1 RMB(YUAN)= 5,88 TL yani bu defa etiketteki fiyatı 6 ile çarpmak zorunda kalıyoruz. Bu durum bizi paramızın bu süre içinde yaklaşık 20 kat değer kaybettiği gerçeği ile yüzleştiriyor. Ne diyelim Mehmet Şimşek bunu inşallah rasyonel bir zemine çeker.

Dikkatimi çeken bir başka gözlemim -daha önce Şangay Günleri/Ulaşım ve Trafik başlıklı yazımda da belirtmiştim -trafik ışıklarının yanında kolunda kırmızı bir şerit olan görevli duruma nezaret ediyordu. Sistem yerleşmiş olmalı ki bu defa onları göremedik. Dahası trafik lambalarına yerleştirilen yüz tanıma sistemi ile kural ihlali yapanlar anında tespit edilebiliyor. Tabi motosiklet ve bisikletliler için adeta kurallardan muaf diyebileceğimiz pozitif ayrımcılık devam ediyor. Oldukça geniş olan kaldırımların da onların doğal park yeri olduğunu söyleyebilirim.

Bu ziyaretimde trafikte fark ettiğim bir başka durum ise elektrikli araç sayısının oransal olarak çok arttığıdır. Gerek toplu taşıma gerekse diğer araçlarda bu oran oldukça yüksek diyebilirim. Bunu nereden anlıyorum? Farklı plakalarından. Elektrikli araçların plakası açık yeşil üzerine, diğer araçların ise koyu mavi zemin üzerine yazılmış sayı ve sembollerden oluşuyor. Cadde ve sokak gezmelerimde bu istatistiği bol bol yaptım.

Buraya gelirken Şangay ile ilgili yazacak bir şeyim kalmadı diye düşünürken, zaman içinde galiba yine de karalayacak satırlarım olacağına ilişkin umudum yeşermeye başladı. Hadi hayırlısı diyelim.

Tagged: Tags

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *