HONG KONG GÜNLERİ

Geçtiğimiz günlerde kendimizi çocuklarımızın yaptığı bir gezi organizasyonunun içinde buluverdik. Yaklaşık bir ay sürecek bu seyahat Hong Kong bağlantılı Şangay yolculuğu idi. Yolculuğumuz 18 Şubatta  Katar hava yollarının Doha aktarmalı  Hong Kong seferi ile başladı. Şangay’a daha önce iki kez THY nın  direkt uçuşları ile gitmiştik Hong Kong’a ilk gidişimiz olduğu için özellikle dil bilmemenin … Continue reading "HONG KONG GÜNLERİ"

BU YAZ ÇOK SICAK GEÇTİ

Gerçekten bu yaz her anlamda sıcak geçti bizim için. Meteorolojik anlamdaki sıcaklıklar hepimizin malümu zaten. Sosyal anlamdaki yaşanmışlıkların da sıcaklığını hissettik bu yaz. Büyük oğlum Dinçer 2010 yılının 20 Haziranında evlenmişti. Küçük oğlumunda bu durumu yaşaması bu yaza kısmetmiş. 16 Haziranda nişan ve 28 Ağustosta da düğün / nikah gibi hızlı ve kendilerine yakışır bir … Continue reading "BU YAZ ÇOK SICAK GEÇTİ"

ARTÇI BİR GÖÇ DAHA / VE MURATLI’DAYIZ

1956 yılına gelindiğinde Muzruplu köyündeki durumumuz fena değildi. Çiftçiliğin yanında dedem köy imamlığı yapıyordu. Ayrıca küçük bir bakkal dükkanımızla birlikte değirmenimiz de vardı. İlk kez köye bir çift at ve inekle çekilen biçer serer makinasını almıştık. Bu makinenin “Fahr” marka olduğunu çok iyi hatırlıyorum. Bütün bu sahip olduklarımıza rağmen gelişmeler bizi –daha doğrusu dedemi- yeni … Continue reading "ARTÇI BİR GÖÇ DAHA / VE MURATLI’DAYIZ"

BABAMIN HİKAYESİ/ VE SON DURAK MUZRUPLU KÖYÜ

Hayrabolu’nun Muzruplu köyü benim de 6 yaşına kadar büyüdüğüm ve yaşadığım bir yerdir. Büyüklerimin anlattıkları ile daha sonra öğrendiğim bilgileri birleştirince ben oraya ilk yerleşim olayını Peygamberimizin Medine’ye Hicret edilmesi olayına benzetirim. Orada Medine’nin yerlilerine ensar, Peygamber ile birlikte gelenlere de muhacirin/muhacir kavramı kullanılır. Muzruplu’ya göçmen olarak gelenlere de yine muhacir, köyün yerlilerine de gacal … Continue reading "BABAMIN HİKAYESİ/ VE SON DURAK MUZRUPLU KÖYÜ"

BABAMIN HİKAYESİ/ VE TEKİRDAĞ-HAYRABOLU’DAYIZ

Rahmetli amcam Fikret Mola’nın notlarından yolculuğumuz devam ediyor. “Tekirdağ limanındaki iskele çok eskimiş ve ahşaptı bazı tahtaları da çürümüş, kırılmış ve kopmuştu. Gemi yanaştıkça gacur gucur sallanıyordu. İskele üzerinde güçlükle yürünüyordu. İskelenin etrafı kumsal ve plajdı. Arabalar iskele üzerine, hayvanlar denize bırakılıyordu. Kumsalda bekleşen insanlarda denizden kıyıya gelen hayvanlarını yakalayıp besleyip suyunu veriyorlardı. Daha sonra … Continue reading "BABAMIN HİKAYESİ/ VE TEKİRDAĞ-HAYRABOLU’DAYIZ"

BABAMIN HİKAYESİ/ İSTİKAMET ANA VATAN/ İSTANBUL

Nasıl bir duygudur herhalde sadece yaşayanlar bilir. Yüzyıllarca vatan bellediğiniz havasını soluduğunuz, ekmeğini yediğiniz topraklarda birden yabancı gibi olmak, öz sahibiyken birden eğreti ve misafir hem de istenmeyen misafir durumuna düşmek. Güvendiğiniz bütün kapıların yüzüne kapanması, kırk yıllık kadim dost ve komşularınızın birden bakışlarının değişmesi hasım,düşman haline dönüşmesi ,birinci sınıf insanken yönetiyorken, bütün yetkiler elinizde … Continue reading "BABAMIN HİKAYESİ/ İSTİKAMET ANA VATAN/ İSTANBUL"

BABAMIN HİKAYESİ/GİRİŞ YA DA BAŞLANGIÇ

Bundan önceki “ O çocuklarımın dedesiydi” yazısını 25 Ekim 20015 de ebediyete göçmüş olan babamın ardından yazmıştım. Bu tarih 85 yıllık bir hayatın noktalandığı anı işaret eden bir yazı idi. Sonra düşündüm de bu sonun öncesi, başlangıcı yok muydu? Bu düşünceler de beni amansız bir sorgulama kıskacına soktu. Her biri içinde  dakikaların, saatlerin, günlerin ,haftaların, … Continue reading "BABAMIN HİKAYESİ/GİRİŞ YA DA BAŞLANGIÇ"

O ÇOCUKLARIMIN DEDESİYDİ

1950 yılının 14  Mayısında benim dünyaya gelişimle babalık sıfatını almış ve duygusunu yaşamış oldu 1930 Silistre doğumlu İsmet Mola. O yıllarda doğumlar işleyen takvimden çok  harman zamanı, tohumlar ekilirken, buğdaylar biçilirken gibi doğa olayları ile ilişkilendirildiğinden hiç kimsenin gerçek doğum tarihi bilinmezmiş. Doğan çocuklar ölmez de yaşarsa okula başlarken, askere giderken aile büyükleri, muhtar ya … Continue reading "O ÇOCUKLARIMIN DEDESİYDİ"

MUHTAR BİLE OLAMAZ……

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı yeni bir gelenek sanırım hiç kimsenin dikkatinden kaçmamıştır. On iki yıllık Başbakanlık döneminde yaptırdığı muhteşem sarayında polislerden iş adamlarına, esnaflardan muhtarlara  çeşitli meslek grupları ile yaptığı bütün toplantılar televizyonlardan da canlı olarak verilmektedir. Yakında sıra apartman yöneticilerine gelirse şaşmam. Sayın Cumhurbaşkanı bu toplantılarda havadan sudan biraz konuştuktan sonra sözü … Continue reading "MUHTAR BİLE OLAMAZ……"

YARIM ASIR SONRA YENİDEN EDİRNE (2)

Gecemizi Öğretmen evinde geçirdikten sonra ikinci gündeki ilk ziyaret yerimiz Müze oldu. Edirne Müzesinin 1925 yılında Atatürkün emriyle kurulmuş olması buraya olan ilgimizi  daha da arttıdı. Etnografya ve arkeoloji bölümü müzenin ana binasında, Türk İslam eserleri ise Selimiye Camiinin eskiden medrese olan bölümünde bulunmaktadır. Bu iki bölüm arasında da Osmanlı mezar taşlarından oluşan bir alan … Continue reading "YARIM ASIR SONRA YENİDEN EDİRNE (2)"