“Asılacaksan İngiliz sicimiyle asıl” şeklinde sözü bilmem hiç duydunuz mu? Her halde bir malın ya da hizmetin kalitesini anlatmak ya da kıyaslamak için söylenirdi eskiden. Londra’da sınırlı günler için bulunuyorsanız görmeniz gerekenler içinde ilk ona girebilecek seçeneklere London Eye’yi de katabilirsiniz. Biz gittik ve gördük ve görünce de benim aklıma nedense yukarıda yazımın girişinde belirttiğim söz geldi.
London Eye Lunaparklarda çocukların çok rağbet ettiği dönme dolaplara benziyor. Tabi çıkış noktası bu olmakla birlikte 1700 ton çelik, 3000 ton beton kullanılarak bir buçuk yılda tamamlanan yaklaşık 150 metre yüksekliğinde bir yapı olduğunu belirttiğimizde işin teknik, statik ve estetik yanını daha iyi açıklamış oluruz. Milenyum kutlamaları için geçici olarak inşa edilmesine rağmen ziyaretçilerin yoğun talebi nedeni ile kalıcı hale gelmiştir. Bir turunu yaklaşık yarım saatte tamamlayan bu aygıtın geniş çemberinde her biri 25-30 ziyaretçiyi alan camdan kapsüller bulunmaktadır.
Yapı Londra’yı kuşbaşı olarak seyretmek isteyenler için bulunmaz bir fırsattır. Yavaş yavaş hareket etmesi ve kapsüllerin her tarafı cam olması nedeni ile şehri 360 dereceden panoramik olarak görme imkanı sağlıyor. Hele havanın açık olması halinde 40 kilometrelik bir bakış zenginliği ile etraf net olarak görülmektedir. Buckingham Palace, St. Paul’s Cadhedral ve Houses of Parliament gibi yerlerin çok kolay görülebileceği bu yapının her yıl dört milyona yakın ziyaretçisi olduğu belirtilmektedir. Bu arada bot gezisi, akvaryum ziyareti aktiviteleriyle birlikte, standart, aile gibi çeşitli bilet kategorileri olduğundan ve de İngilizce bilmediğimizden bilet almakta biz biraz zorlandık. Sonuç olarak sadece London Eye ile seyir keyfinin karşılığı 20 Paunt olduğunu (Yaklaşık 80 Lira) belirterek bu bölümü sonlandıralım.