Öncelikle yazı başlığındaki “YENİ NORMAL” sözcüklerini görüp yersiz bir iyimserliğe ve umuda kapılmamanız için uyarımı yapmalıyım. “Garp cephesinde yeni bir şey yok” dersem herhalde durumu özetlemiş olurum. Dünyada ve ülkemizde gelinen son durumu özetlemekle işe başlayalım. Mayıs sonu itibari ile tüm dünyada vaka sayısı 6 milyonu aşmış durumda, hayatını kaybedenlerin sayısı da neredeyse 375 bini buldu. ABD 105 bin kayıpla yine ön sırada yer alıyor. Onun arkasından da İngiltere (38 bin kayıp), İtalya(33 bin kayıp), Brezilya (29 bin kayıp), Fransa (28 bin kayıp) gibi ülkeler geliyor. Zorunlu ikametlerle geçirilen hafta sonları, milli(19 Mayıs Gençlik Spor ve Atatürk’ü anma bayramı), ve dini (Ramazan Bayramı) bayramları yaşamış olduğumuz ülkemizde gelinen durumu da sayısal olarak özetleyecek olursak Mayıs sonunda geldiğimiz nokta vaka olarak 170 bin, can kaybı da 4.540 sayısına ulaştı. Sevindirici husus da günlük iyileşen hasta sayımız vaka sayısının altında seyretmesi. Hayatını kaybeden insanlarımızın da göreceli olarak sayılarının azalmasına rağmen konunun uzmanları işin ciddiyetinin hala devam ettiğini ısrarla belirtiyor.
Bütün bu tespitler böyleyken “YENİ NORMAL” de nereden çıktı diyebilirsiniz. Dünyanın birçok ülkesi bu hastalıkla yaptıkları mücadele sonucu, seyahat kısıtlamalarının kaldırılması, bazı işyerlerinin faaliyetlerinin sürdürmesine izin verilmesi gibi uygulamalarla normalleşme adımları atmaya başladı. Bazı ülkeler de böyle bir felaketi yok sayarak -kim korkar korona’dan misali- günlük yaşamlarını aynen sürdürmeye devam etme (Örneğin Brezilya) yolunu seçtiler. Ancak ne var ki bundan sonraki hayatın hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağı ve “yeni normal” gibi bir kavramın günlük hayatımızın her anında kalıcı olarak varlığını sürdüreceği noktasında hemfikir. Bizdeki yeni normal konusunda atılan adımlar elbette ki herkesin merak konusu oldu. Her konuda olduğu gibi bu konuda da son söz Sayın Cumhurbaşkanımıza ait olduğu için hepimiz onun 28 Mayıs tarihinde yapacağı açıklamaları merak ve sabırsızlıkla bekledik. Hemen bütün TV kanallarından canlı olarak verilen konuşmada önce uzun uzun 18 yıldır yapılan çalışmalarını anlattı. İcraatın içinden ya da Ulusa sesleniş konuşması niteliğindeki açıklamasında sağlıkla ilgili yapılan çalışmalar sonunda gelinen nokta ABD ve Avrupa’nın çok çok ilerisinde olduğunu bu ülkelerin bu pandemi döneminde neredeyse sınıfta kaldıklarını, ülkemizden yardım talebinde bulunduklarını, bunun sonucu da çok sayıda ülkeye de yardımlar ulaştırıldığını uzun uzun anlattı. Herkesin beklediği birkaç cümleyi de son bölüme bırakmıştı tabii Sayın Cumhurbaşkanı. 1 Haziran itibari ile iller arası seyahatlerin başlayacağı, park, bahçe, plaj, lokanta gibi işyerlerinin belli kurallara uymak kaydıyla faaliyetlere başlayacağını müjdeledi. Altmış beş yaş üstü vatandaşların zorunlu ev ikametinin devam edeceği açıklaması ise bizde tam bir hayal kırıklığı yarattı diyebilirim.
Ben hayatı boyunca kurallara uyan, hatta zaman zaman bu kurallara uyulup uyulmadığını denetleyen birisi olarak “Sizin sağlığınız için” gerekçesi ile de olsa 65+ yurttaşlarımıza konan bu sınırlamanın pek akılcı ve verimli bulmadığımı söyleyebilirim. Kendileri evde bile olsa ailenin diğer fertleri dışarıda olan bir vatandaşın evde kalmasının ne anlamı olabilir? Her biri farklı ortam fırsat ve alışkanlıklarda olan bu insanların hepsini bir emirle evlerinde tutmak yerine genel çerçevesi çizilen bir durum içerisinde daha özgür yaşamaları sağlansa daha doğu olmaz mı? Maskelerini takmış olarak, sosyal mesafeye uymuş biçimde, toplu ulaşım araçları ve alışveriş merkezleri dışında çıkıp gezmelerinin ne sakıncası olabilir? Bununla ilgili gerekli tedbirleri almak ve düzenlemeleri almakla da yerel yönetimler sorumluluk alsa daha iyi olmaz mı? Haftada bir gün 6 saatlik yasaklarla ve sınırlamalarla dolu serbestinin çok makbul ve yeterli olmadığını da belirtmeliyim.
İnşallah önümüzdeki günlerde daha mutlu olacağımız haberler ve yazılarla karşınızda olurum. Kalın sağlıcakla…