Evlendikten sonra eşimle ve daha sonra da çocuklarımızla yıllık izinlerimizin bir kısmını ailelerimizin yanında geçirirken on günlük kadar diğer kısmını da en yakın sahillerden başlamak üzere deniz kıyısına ayırmaya başlamıştık.Bana bu alışkanlığı ve cesaretide sevgili Nurayın verdiğini itiraf etmek isterim. O yıllarda sahil kenarındaki İlkokullar yaz tatilinde öğretmenlere onar günlük süreler halinde tahsis edilebiliyordu. Bize ayrılan zaman diliminde gerektiğinde yatağımızı, çarşafımızı, tavamızı, tenceremizi,piknik tüpümüzü alıp okulda bize gösterilen dersliğe yerleşiyorduk. Bir köşede sıraların üstüne serilmiş yatağımız,diğer köşede de yine sıraların üzerine özenle yerleştirilmiş mutfak levazımatı yani tarih şeritleri ve mevsim şeritleri ile süslenmiş bir alaturka amerikan mutfak görüntüsü
Okul ve derslik yerleşimi esasına dayanan okul kampı tatillerine sanıyorum Tekirdağda Kumbağ ve Barbaros köyü İlkokullarında başladık. Tekirdağa 8-10 kilometre uzaklıkta bulunan bu köylerde birkaç dönem tatil yapma fırsatı bulduk. Daha sonra çocuklarım bu uygulamalar için peşmergeler gibi tatil yapıyorduk diye yakınsalarda o günlerde gayet mutlu olduklarından eminim
İstanbulda görev yaparken de Silivri Selimpaşa Ortaokulu ile Burgaz ada İlkokulunda birkaç kez konakladık.Selimpaşadaki okulun bahçesi oyun alanları çocuklar için çok uygundu. Burgazada da denize hem okulun yakınından hem de biraz uzak da olsa kalpazankaya denen yerden giriliyordu. Adanın trafikten arındırılmış yapısı ayrı bir güzellik katıyordu güzel coğrafyasına
Balıkesir’in Erdek İlçesindeki okullarda da sanıyorum iki dönen kaldık. Burada yatak temin edilmesi ve yemek verilmesi gibi uygulamalar olduğu için çok daha lüks görünmüştü gözümüze. Küçük oğlum Gençer’in “Denemi zap zap”la başlayıp “denemi zap zap”la biten bestesi o günlerden hafızamıza kazınmış olup hala ritmini ve sıcaklığını korumaktadır. Çok iyi hatırlıyorum Merkez İlköğretim okulunda kaldığımız dersliğn zemini ahşaptı. Bir gün derslikteyken bir farenin hızla zeminden kayarak tam ortadaki budak deliğinden kaybolduğunu gördük. Biraz sonda baktım ki bizim çocuklar benim permatik bıçağınının altına bir dilim de peynir koyarak farenin kaçtığı deliğin başına koymuşlar. Güya fare peyniri yemek isterken tıraş bıçağı onu kesecek mantığına dayanan bir tuzak. Niyet olarak doğru ama işe yaramadı tabi.
Okul kampları artık demode gelmeye başladı. İnsan bir süre sonra daha iyinin ve daha güzelin arayışı içine giriyor. Artık kendi evimizde oturnaya başladık taksitlerimiz ve ödemelerimiz de azaldığı için daha kaliteli seçeneklere yönelme hakkını kendimizde görmeye ve ayrıca birazda ülkenin gitmediğimiz görmediğimiz yerlerine gitme seçeneklerini değerlendirmemiz gerektiğini düşünmeye başladık.
Erdek gezisi ikinci resimdeki pozu Gençer’e kim verdirdi çok merak ediyorum..
Gençer’e herhangi bir poz verdirmeye gerek varmı ki ,o doğuştan yeteneklidir bu konularda.
asil sana bodrum albumu 3. fotodaki pozu kim verdirdi,
Kano ile çekilen mi? Oldukça güzel işte.Ayrıca benim blogumu atışma ve sataşma zemini haline getitmeyelim lütfen.Ağırlığı blogumun ne de olsa 🙂
Evet ne var o resimde, ben de anlamadım..