ALTINOLUK’TA VUSLAT ZAMANI

2013 Mayısının başlarına rastladı bu yılki Altınoluk ile buluşmam. Özlemişim bu coğrafya parçasını. Kuş sesleri eşliğinde sabah yürüyüşlerini,iğde ağaçlarının ve  hanımelilerin kokularını,kimsenin sahiplenmediği ama herkesi sahiplenen sokak köpeklerini -birisi tarafından ısırılmış olmama rağmen- bile özlemişim. Deniz kıyısında biraz gezinip iyot kokusunu ciğerlerinize çektikten sonra çay bahçelerinin birinde oturup bir yandan çayınızı içerken bir yandan da kitabınızın sayfalarını çevirmek çok sıradan ve sıkıcı gelir belki bir çok kişiye ama bu benim hoşuma gidiyor. İstanbul’un kaos ve karmaşasından sonra son derece sade,basit,kolay ve dingin bir hayat tazı karşılıyor insanı burada.

ALTINOLUK’TA VUSLAT ZAMANI

Burasının bir özeliği de İstanbul’da çeşitli sebeplerle buluşamadığınız dostlarla hiç bir program yapmadan sizi buluşturmasıdır. Bunlardan birini de geçtiğimiz günlerde yaşama fırsatı bulduk. Ta 1970 li yıllarda Beykoz’da öğretmenlik yaptığım senelerde başlayıp, Eğitim Enstitüsünde öğrencilik yaptığımız yıllarda da devam eden dostluğumuzun olduğu Kıyasettin beylerle buluşuverdik. Oysa her ikimiz İstanbul’da yaşıyor olmamıza rağmen bu büyük şehir bize bu cömertliği sağlayamıyordu. Birlikte yediğimiz akşam yemeği ile ertesi gün Altınoluk’ta Çınar altında yaptığımız kahvaltıda bu dostlarla güzel vakit geçirdik. Bu güzel dakikaları sanıyorum bize bu coğrafya armağan ediyordur. Bu arada Altınoluk’un köy içindeki asırlık çınarlarının serinliğinde karadut ya da koruk suyu ile birlikte kapaktan kesmeyi herkese tavsiye ederiz.

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *