Sanırım 90’lı yılların sonu ve galiba Refah-Yol hükümeti zamanı idi. Yine bir Ramazan ayında İstanbul Valiliği, içinde biz İlköğretim Müfettişlerinin de bulunduğu bir eğitimci topluluğuna Anadolu yakasında bulunan Sabancı Öğretmenevinde bir iftar yemeği vermişti. O yıllara kadar bu tür uygulamalar yoktu ve yeni yeni başlıyordu. Bazısı İstanbul’un çeşitli yerlerinden toplu taşıma araçları ile birkaç aktarma yaparak, bazısı kendi araçları ile mekâna ulaştılar. Aramızda oruçlu olan da vardı olmayan da. İftar saatine kadar bahçede vakit geçirildi, zaman yaklaşınca bazıları sigarasını söndürerek içeri girip sofrada yerini aldı. Uzun zaman geçti. Yenildi içildi ve nihayetinde herkes evine döndü.
Bu anlattığım çok basit sıradan ve havadan sudan diyeceğimiz bir konu gibi gelebilir hepimize. Beni öteden beri bedava olan ya da kaynağı belli olmayan mal, hizmet ve ikramlar endişelendirmiş ve germiştir. Bedava gibi görünen aslında derinliğine düşünüldüğünde en pahalı şey olabilir. O İftar yemeğine katılan 500’den fazla kişinin masrafı valinin kendi kesesinden karşılanmamıştır sanırım. Öğretmen Evinin zarar bilançosuna yazılan bu hesap aslında kimlerin lokmasının küçülmesini sağlamıştır şeklindeki düşünceler boğazımda lokmaların dizilmesine neden olmuştu.
Devamı için tıklayın “HAVADAN SUDAN / 4”