GİDİŞAT / 3

Ülkesi için, toplumu için endişe duyan seçmenlerin umut bağladığı muhalefet, namı diğer altılı masa giderek “Yok arkadaş, bunlardan ne köy olur ne kasaba” kulvarına girecek diye endişe etmeye başladım. Muhalefetin itici gücü, lokomotifi durumunda olan CHP ve onun lideri Kılıçdaroğlu’nun da bekleneni tam olarak vermediğini düşünenler çoğalmaya başladı. Tamam, Kılıçdaroğlu ahlaklıdır, dürüsttür, iyi niyetlidir, sözünün eridir gibi sayacağımız bir dizi meziyetlere sahip olduğundan da kuşkum yok. Ama bütün bunların işe yarayıp yaramayacağı konusunda kuşkuluyum. Öncelikle Kılıçdaroğlu’nun ben dili ile konuşmasını iletişim açısından hatalı buluyorum. Belli ki Sayın Cumhurbaşkanın “Benim bakanım, benim valim” söylemlerinden etkilenmiş olacak ki ben ile başlayan cümleler sadece altılı masa ile ilgili değil kendi partisi açısından da arızalı sanki. Parti başkanının sadece kendisinden ibaret olmadığını, yetkili organları, örgütü ve hatta ittifak içinde olduğu ortakları olduğunu hatırlayarak “Biz” ile başlayan cümlelere daha çok yer vermesi gerektiğine inanıyorum.

Bir de söylediği her sözün, sergilediği her davranışın birkaç hamle sonrasındaki muhtemel sonuçlarını tahmin etmesi gerekir. Örneğin toplumsal düzeyde zaten hallolmuş olan başörtüsü ile ilgili yasal düzenleme teklifinden amaçlarının ne olduğunu hala anlayabilmiş değilim. Özellikle ekonomik sorunlar ile iyice bunalmış olan iktidar için adeta can simidi gibi geldi Kılıçdaroğlu’nun bu teklifi. Bir yandan başörtüsü sorununu biz çözdük öyle bir sorun yok derken diğer yandan anayasa değişikliği ve referanduma kadar uzayan ve seçime kadar tepe tepe kullanacakları bir malzemeye kavuşmanın sevincini yaşıyorlardır. Her halükârda ve her aşamada karşı olanlar, bizden olanlar kamplaşmasını diri tutmaya hizmet edeceği muhakkak bu gidişatın.

Devamı için tıklayın “GİDİŞAT / 3”

ÜÇ BİLİNMEYENLİ DENKLEM – Z

Denklemin üçüncü bilinmeyeni (Z) olarak Sayın Devlet Bahçeli’yi uygun gördüm. MHP lideri ilk bilinmezlik kıvılcımını zihnimde 2002 seçimleri öncesi kendisinin de içinde bulunduğu hükümetteyken erken seçim fitilini ateşlemesi ile çaktırdı. Bu karar bugünlerin hazırlayıcısı olması bakımından önemli bir köşe taşı oldu. Ondan sonraki yıllarda bir de Kılıçdaroğlu’nun balıklama atladığı ve sonucu tam bir fiyasko olan “Ekmek için Ekmelettin” projesinde adından söz ettirdi. O dönemlerdeki hırslı, mücadeleci, kavgacı muhalefetini de teslim etmek gerekir. Şu anda canciğer kuzu sarması olduğu Sayın Cumhurbaşkanımıza neler söylediğini, ip atma animasyonlarını hepimiz hatırlarız. 7 Haziran 2015 Genel seçimlerinde 80 milletvekili çıkararak önemli bir başarıya imza attı. Seçim sonrası yapılan koalisyon çağrılarına “İlla muhalefet olacağım” anlaşılmazlığı ile itibar etmedi. Aynı yıl 1 Kasım’da yenilenen seçimlerde milletvekili sayısı 40 a düştü ve kendisi için de tehlike çanları çalmaya başladı. Partisinde olağanüstü kongre yapması için yeteri kadar delege çağrı yaptı. Olağanüstü kongre toplanması halinde genel başkanlık çoktan uçup gitmişti. Adını daha önce duymadığımız Gemerek ve Tosya Sulh Hukuk Mahkemelerince başlatılan kanuni süreç adeta genel başkanlığı Devlet Bahçeli’ye yeniden bahşetti diyebiliriz. Bütün bu durumlar vicdanlarda tıpkı 367 olayında olduğu gibi zorlamalı bir hukuk işleyişi olarak değerlendirildi.

Devamı için tıklayın “ÜÇ BİLİNMEYENLİ DENKLEM – Z”