HAVADAN SUDAN / 3

Blogumun gezilerim bölümündeki yazı ve görsellerin birçoğunun dış ülkelere yaptığımız gezilerle ilgili olduğu okurlarımın gözünden kaçmamıştır. Bu geziler sırasında herkes gibi ilk merak ettiğim konu o ülkedeki ekonomik durum, hayat pahalılığı idi. Herhangi bir hizmet ya da malın fiyatını hemen zihnimizde kendi paramıza çevirip, kendi üç aylık maaşımızla karşılaştırmak oluyordu ilk işim. Bu durum da benim şok olmama yetiyordu.

Bir keresinde Londra’da orada yaşayan ve bizi misafir eden oğlum yemek için bizi bir mekâna götürmüştü. Sanırım her ülkenin ya da mekânın kendine has kültürü var ki bize de o uygulandı. Mekânda birçok yer boş bile olsa kapıda bekliyorsunuz ve bir süre sonra gelen görevli nezaretinde bir yere oturtuyorlar sizi. Her birimize adeta bir ciltli kitaba benzer menü verildi. Biz bu duruma biraz Fransız kaldığımız için seçimi oğlumuza bıraktık. Daha sonra son derece şık giyimli bir bayan üzerine adeta bir kuyumcu vitrinindeki mücevherler gibi etlerin bulunduğu levha ile geldi ve her bir et parçası ile ilgili hangi hayvanın neresinden ve hangi işlemlerden geçirildiği hususunda uzun uzun açıklamalar yaptı. Bu açıklamaların tercümesini de oğlumuz bize yapıyordu. Nihayetinde siparişler verildi, yendi içildi. Tabi ben ödememiş olsam da hesap bizi hayrete düşürecek miktarda olduğunu söyleyebilirim. Biz o miktarla burada kurbanlık bir koç alır ya da büyükbaş kurbana bile girebilirdik.

Devamı için tıklayın “HAVADAN SUDAN / 3”