Bir adam

Yaşından hayli geçkin çehreli,
Kirli kasketi,yamalı ceketi,
Başı önünde
Cebinde elleri
Kirli uzun saçları
Uzamış sakalı
İple bağlamış pantolonunu
Yorgun,bitkin,isteksiz yürüyor
Yırtık pabuçlarından
Morarmış parmakları görünüyor

Birden eğildi
Sanki yıllarca aradığını
Bulmuş gibi sevindi
Bir izmaritti bu
Ve hemen aldı.
Ama markasını okuyamadı
Düşündü,düşündü,düşündü……
“Gavur cigarası “dedi.
Ve güldü…güldü…güldü…

Günlerdir
Doğru dürüst bir şey yememişti.
Bu cigarayı içenleri düşündü
Sonra başını soktuğu
Tek odalı evi aklına geldi
Sobasını,üzerindeki eski çaydanlığını
Eski yatağını,kilimini
Ve yamalı yorganını hatırladı

Sonra
Onların evlerini düşündü
Sofraları göz gözünün önüne geldi
Ağlamaklı oldu birden
Tekrar izmarite baktı baktı baktı
Ve attı.

1973/Beykoz-Bozhane-Necmi MOLA

Bizim köye

Güzelliğine öyle güzel ki
Baharı başka,güzü başka,yazı başka

Söyledi mi öyle söyler ki
Şarkısı başka,türküsü başka,sazı başka

Baktı mı öyle bakar ki
Gülüşü başka,işvesi başka,nazı başka

Sevdi mi öyle sever ki
Anası başka,bacısı başka,kızı başka

1972/Zonguldak-Devrek-Hacımusa köyü-Necmi MOLA

Sitem

Yüreğim yaşarken

Yalnızlığın büyük acısını

Dudaklarım mırıldanır

“O ağacın altı” şarkısını

Tanrım yok isyanım

Verdiğin acılara

Benim sitemim sadece

Söylenmemiş duygulara

Ve yaşanmamış arzulara

Necmi MOLA -1998