BİRAZ DA KİTAP / MELEK TERÖRİST FAHİŞE

“Melek Terörist Fahişe” Osman Balcıgil’den okuduğum üçüncü kitap. Daha önce de belirttiğim gibi Balcıgil romanlarını gerçek kişiler ve olaylar üzerine kurguluyor. Bu kitabında da bu kural geçerli. Kitap vakti zamanında genelev patroniçesi olarak tanınan Matilt Manukyan’ın dünyası etrafında şekillenmiş. Manukyan’ın kamuoyunda çok geniş yer almasının sebeplerinden biri de onca seçkin sanayici, tüccar ve iş adamlarını sollayarak altı yıl süre ile Türkiye vergi rekortmeni olması idi. Birçok vergi dairesinin girişinde yazılmış “Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” levhaları boşuna yazılmamış demek ki.

Bu konuları zaman zaman arkadaş grupları arasında konuştuğumuz tartıştığımız olmuştur. Bu gruplarımızda zaman zaman dini bütün, hatta din görevlisi arkadaşlarımız ve dostlarımız olurdu. Söz döner dolaşır içkiden alınan yüksek vergiler, Manukyan’ın ödediği devasa vergi, bunların aktarıldığı bütçe ve buradan yapılan harcamalar, alınan maaşlar, yapılan hayır işleri derken helal mi, haram mı ikilemi cevap arayan bir soru olarak karşımıza çıkıverirdi. “Canım bütçenin hepsi bunlardan oluşmuyor ki biz ücretlerimizi helal kısmından alıyoruz” gibi durumu kurtarma gayretleri karşısında bir arkadaş da “Hocam bir damacana temiz içme suyunun içine bir bardak pislik döksek ve akabinde içmeye kalksak bunun temiz tarafından içilmesi mümkün mü?” diyerek işi daha da karıştırırdı.

Devamı için tıklayın “BİRAZ DA KİTAP / MELEK TERÖRİST FAHİŞE”

BİRAZ DA KİTAP / TEKİRDAĞ HALKEVLERİ VE HALKODALARI

80 li yılların başında Tekirdağ ilinde İlköğretim Müfettişliği görevini yaptığım yıllarda tanımıştım Yavuz Yalçın’ı. O seneki teftiş bölgem olan Malkara İlçesinde İlköğretim Müdürü olarak görev yapıyordu. Daha sonraki yıllarda Yavuz Bey İlköğretim Müfettişliğine geçince İstanbul’da yolumuz tekrar kesişti ve dostluğumuz daha da ilerledi kendisi ile. Dürüst ve samimi kişiliği, ilkeli duruşu, çalışkan karakter yapısı ile çok özel bir yeri olmuştur benim dünyamda. Emekli olunca boş durmadığını, toplumsal duyarlılığı istikametinde çalışmalar yaptığı haberlerini alıyordum hep. Yazımda bahsedeceğim “Tekirdağ Halkevleri ve Halkodaları” kitabı Yavuz Yalçın’ın uzun zaman harcayarak ve sabırla çalışarak ortaya çıkardığı bir eser.

Cumhuriyetin toplumsal ve kültürel aydınlanma hareketinin en önemli kurumlarından biri köy enstitüleri ise diğerini de Halkevleri ve halkodaları olarak tanımlayabiliriz. Birisi örgün eğitim içinde diğeri yetişkin ve yaygın eğitim alanında belli dönemlerde işlevlerini sürdürmüşlerdir. Köy Enstitüleri ile ilgili olarak yapılan birçok çalışma ve etkinlikler sayesinde toplumda bu konuda bir farkındalık yaratılmış olmasına rağmen Halkevleri ile ilgili çok az şey bilinmektedir. Yavuz Yalçın bu kurumların kendi coğrafyasındaki kuruluş ve çalışmalarını bu kitapta mercek altına almış binlerce belge ve fotoğraf incelemiş (Bu belgelerden 99u ve fotoğraflardan 47 tanesini kitabına almıştır) tarihin bir döneminde bu kurumlar ile ilgili yapılanları ve yaşananları gün yüzüne çıkarmıştır.

Devamı için tıklayın “BİRAZ DA KİTAP / TEKİRDAĞ HALKEVLERİ VE HALKODALARI”

BİRAZ DA KİTAP / BİR ÖMÜR NASIL YAŞANIR

İlber Ortaylı’nın bir kitabı ile buluşuyoruz bu kez sevgili okurlarımla. İlber Hoca’nın okuyucusu olmak kadar dinleyicisi olmak da keyif veriyor bana. “BİR ÖMÜR NASIL YAŞANIR” kitabı da söyleşi formatında yazılmış bir kitap. Gazeteci Yenal Bilgici’nin insan yaşamı ile ilgili sorduğu sorulara verdiği cevaplardan derlenmiş. Zaman zaman televizyonlardaki programlarda da izlemekteyiz Ortaylı’yı. İzleyicisi olmaktan herkesin kazançlı çıkacağı yazar bu kitabında daha çok gençlere hayatta doğru seçimler yapmaları için önerilerde bulunuyor. İnsanların, özellikle gençlerin, nasihat dinlemek pek hoşuna gitmez ama söz konusu İlber Hoca olunca derin birikimi, samimi ve sahici üslubu ile sohbet ne kadar uzun sürse de insan yine sıkılmıyor. Çok aşağılayıcı bir söz olarak kullanılan “Cahil” sözcüğü herhalde onun dilinde olduğu kadar başka kimsede sevimli görünmez.

Birçokları tarafından bilinmesine rağmen kariyeri ve eserleri ile ilgili kısa bir hatırlatma yapmakta yarar var. 1947 doğumlu olan İlber Ortaylı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ile aynı üniversitenin Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Tarih bölümünü bitirmiş. Viyana ve Chicago Üniversitelerinde de eğitimini sürdürmüş. Viyana Cambridge, Kudüs, Oxford, Berlin ve Moskova Üniversitelerinde dersler, seminerler ve konferanslar vermiş. Ankara Üniversitesi’nde Siyasal Bilgiler Fakültesinde Bilim Dalı Başkanlığı da yapan Ortaylı 2005-2012 tarihleri arasında Topkapı Sarayı Müze Başkanlığı görevini de yürütür. Halen Galatasaray Üniversitesi’nde ders vermeye devam eden Ortaylı Almanca, İngilizce, Fransızca, Rusça ve Fars Dillerini bilmektedir. Bazılarını benim de okumuş olduğum eserleri de şöyle sıralanabilir: Osmanlı Devleti’nde Kadı, İlber Ortaylı Seyahatnamesi, Cumhuriyetin İlk Yüzyılı, Türklerin Altın Çağı, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu, Osmanlı Toplumunda Aile, Türkiye’nin Yakın Tarihi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Defterimden Portreler, Ottoman Studies, İstanbul’dan Sayfalar.

Ortaylı, insan hayatında 12-25 yaş döneminin çok önemli olduğunu, bir çok kazanımların bu döneme ait olduğunu, o yaş aralığında alınan eğitimin, okunan kitapların, gezilen yerlerin, seyredilen filmlerin daha kalıcı olduğunu, 40-55 yaşlarının olgunluk ve üretkenliğe uygun olduğu görüşünü ileri sürmektedir. Ülke dışında eğitim almak isteyenler için de Avrupa, Amerika seçeneklerini değil, doğuyu batıyı bir arada öğreten İsrail’i işaret etmektedir.

Devamı için tıklayın “BİRAZ DA KİTAP / BİR ÖMÜR NASIL YAŞANIR”

BİRAZ DA KİTAP / TOKCAY’IN SON GÜNÜ

Bu defa takipçilerimin karşısına “Tokcay’ın Son Günü” adlı kitabın tanıtımı ile çıkıyorum. Kitabın yazarı Ali Rıza Arıcan’ın bunun dışında “Pasifik Öyküleri”, “Motosiklet Üzerinde Aşk”, “The Bicycle”, “Puslu Kentin Mavisi” ve “Buz” isimleri ile yayınlanmış eserleri var. Geçtiğimiz yıl içinde birbirinden güzel hikayelerin bulunduğu Puslu Kentin Mavisi ile Buz isimli kitaplarını severek okudum. Tabii o zaman bloğumda okuduğum kitaplarla ilgili bir bölüm olmadığı için memnuniyetimi şifahi olarak sadece dost ve yakınlarımla paylaşmıştım. Biraz pandeminin zorunlu ikamet günlerini çoğaltması, biraz sevgili eşimin fikri ve çocuklarımın teknik desteği ile artık okuduğum ve değerli bulduğum kitapları bloğumda paylaşıyorum.

İlerlemiş yaşımın ve eğitimci geçmişimin getirdiği tecrübe ile ülkemiz insanlarının hayatın akışı içinde iş sahibi olma gayretlerini ben birkaç kategoride değerlendiriyorum. Özellikle eğitim almış gençliğin büyük bir bölümünü işsizler oluşturuyor. Daha sonra KPSS ve mülakat gibi engelleri aşıp kamuda görev alanlar kendini şanslı sayıyor. Bir de varlıklı bir ailede doğup, kurulu ve ilerleyen bir düzenin veliahtı olup doğarken şanslı olanlar var. Bütün bunların dışında hiçbir siyasi ve sosyal gücün katkısı olmadan, sadece ve sadece kendi hüner ve gayretleri ile var olma mücadelesini başarı ile verenler var ki bunların oranı herhalde yüzde onu geçemez. Bunların içinde daha özel bir kesim var ki, emeğini ve yeteneğini çok uzak iklimlerde ve coğrafyalarda sergileyenler, ben onlara kahraman gözü ile bakıyorum.

Devamı için tıklayın “BİRAZ DA KİTAP / TOKCAY’IN SON GÜNÜ”

BİRAZ DA KİTAP / HONG KONG (NASIL BAŞARDILAR?)

Bundan önceki kitap tanıtımları serisinde Asuman Suner’in “Hong Kong =İstanbul, Şehri Şahsileştirmek” adlı kitabı ele almıştım. Yazarı bir akademisyen olan bu kitap birçok konuda derinliği olan oldukça kapsamlı bir özellik taşımakta idi. Bu yazımda ele aldığım ve Zeki Çalışkan tarafından yazılan “Hong Kong” kitabı biçim ve muhteva bakımından daha sınırlı ve adeta özet diyebileceğimiz nitelikte. Asuman Suner’in kitabını fazla uzun ve akademik bulanların faydalanabilecekleri bir kitap bu tanıtacağı kitap. Ayrıca Hong Kong’un idari yapısı, Tiananmen Meydanı olayları, eğitim hizmetlerinin yapısı ve eğitim kurumları ile ilgili de daha derli toplu bilgiler içermesi benim de ilgimi çekti. Aşağıda bu kitap ile ilgili özet bir anlatım bulacaksınız.

15. yüzyıldan itibaren başlayan Avrupa’nın sömürgecilik faaliyetleri içinde İngiltere önemli yer tutmuştur. Afyon Savaşlarını da içine alan bu talan fırtınası yıllarca sürdü ve nihayetinde 1889’da imzalanan Pekin Konvansiyonu ile Hong Kong 99 yıllığına Britanya İmparatorluğuna terk edildi. Bu sürenin sonuna doğru İngiltere’nin kira süresinin uzatılması ile ilgili talepleri Çin tarafından kabul görmedi. Yapılan yeni bir anlaşma ile 50 yıllık bir geçiş dönemi çerçevesinde “Tek Ülke ve İki Sistem” anlayışı içinde savunma ve dışişleri konusunda Çin’e bağlı kalınacak ayrı bir İdari Özerk Bölge oluşturulması kararlaştırıldı. Bu anlaşmaya göre 50 yıllık süre boyunca Çinlilerin dahi pasaportla girebildikleri, kapitalist sistemin kurallarının devam ettiği, ayrı bütçesi ve para biriminin olduğu, İngiliz yargı kurallarının ve resmi dil olarak İngilizcenin geçerli olduğu bir coğrafya olarak kalacaktı.

Devamı için tıklayın “BİRAZ DA KİTAP / HONG KONG (NASIL BAŞARDILAR?)”

BİRAZ DA KİTAP / HİÇ ÇARŞI GÖRMEMİŞ ADAMLAR

“Nerede o eski……..” ya da “Bizim zamanımızda………” diye başlayan cümleleri eskiden yaşlılardan duyardık. Fakat şimdilerde bizler de kullanmaya başladık. Duruma göre de bu giriş cümlelerinin ardından ramazanlar, okullar, öğretmenler, öğrenciler gibi sözcükler gelir. Bu tür eskiye öykünme cümlelerini bazıları çağdışı kalınmışlığın bir göstergesi olarak da görmektedir. Zaman zaman benim de aynı duygular yaşadığım olmuştur. Sözgelimi mizah dünyasında -kaç kişi hatırlar bilmem ama- “Akbaba” dergisi gibi bir derginin ya da Aziz Nesin, Muzaffer İzgü, Rıfat Ilgaz gibi yazarların hep özlemini çekmişimdir. İşte tam da bu sırada bu hasreti dindirecek bir lezzeti ve umut ışığını sizlerle buluşturmak istiyorum.

Devamı için tıklayın “BİRAZ DA KİTAP / HİÇ ÇARŞI GÖRMEMİŞ ADAMLAR”