ARMUTLU VE GEMLİK

Armutlu sırasıyle köy,belde ve ilçe olma çizgisini işlemiş. Fakat doğrusunu söylemek gerekirse plansız yapılaşması, en olmadık yerde ve biçimde dikiliveren 7-8 katlı binaları ile  ne şehir olabilmiş nede köy kalabilmiş. Marmaranın en güzel kıyısında kararsız bir yerleşim yeri olarak kaderinin çizilmesini mahzun bir biçimde izliyor. Tatil köyüne 3-4 kilometre uzaklıktaki bu yerleşim yerine birkaç kez yürüyerek gidip geldik. Buraya gelmişken uzunca bir zamandan beri burada yazlığı olan ve İstanbul’daki apartmanımızdan kapı komşumuz  Mehmet ağbi ve Nazmiye hanımlara da uğramamazlık edemezdik. Evlerine gittiğimizde hava da çok güzeldi. Bahçelerinde sayısız ağaç ve çiçekler arasında bize yedirdikleri öğle yemeği için burada tekrar teşekkür etmeliyim..

Bu arada Armutluda en az üç kez uğradığımız “Eşgel” balıkçısından da bahsetmeden geçemeyeceğim. Bunu söyleyince sakın aklınıza şu kadar yıldızlı lüks ve konforlu bir yer  gelmesin. Kasabanın dar ve plansız sokaklarınından birinin köşesinde pazaryerine yakın bir yerde birkaç derme çatma iskemle ve masadan oluşan yani dışardan baktığınızda pek albenisi de olmayan bir yer. Masaların etrafındaki kedi ve köpeklerin sayısının her zaman müşterilerden daha fazla oldunu söylersem umarım burasını gözünüzde daha iyi canlandırır sınız. Bizim Muratlıdaki köfteci Yakup gibi biraz salaş bir görüntü olmasına rağmen salata eşliğinde yediğimiz istavrit, hamsi, çinekop, sardalyaların lezzetini hala damağımızda hissettiğimizi söyleyebilirim. Fiyatlar da çok makul olduğu için yolunuz düşerse uğramanızı öneririm.

Bu arada adını çok duymakla  birlikte görme imkanı bulamadığımız Gemlik’i de görmek istedik.Tatil köyünden belli saatlerde kalkan minübüsler Armutlu’ya da uğrayarak yaklaşık 40 kilometrelik mesafeyi yolların biraz virajlı olması sebebiyle bir saatte alıyor. Ama buda bize etrafı daha iyi görme ve izleme açısından zaman kazandırıyor.

“Gemlik’e doğru denizi göreceksin,sakın şaşırma…” Orhan Veli’nin bu dizesi karşılıyor şehir girişinde insanları. Bu Gemlik ile bütünleşmiş ve aynı zamanda insanları görsel sürprizlere hazırlıklı olmasını öğütleyen bir tavsiye saylır bir yerde. Ünlü şairin bu dizeleri söylediği zaman Gemlik bu halde miydi? Ya da bu halini görse ne söylerdi bunu bilemiyoruz ama şurası bir gerçek ki körfezin etrafındaki zevksiz yapılaşma bizdeki daha fazla yeşil daha fazla mavi arzusuyla  pek uyuşmadığını söyleyebilirim. Hele sahildeki otel ve birkaç çay bahçesinin güzelim sahil kordonunun bütünlüğünü nasıl bozduğundan, bu hengame içinde sahildeki adeta kaybolmuş Atatürk büstünden bahsetmek bile istemiyorum.

Gemlik’te öğle yemeğini yine bir balıkçıda yedik. Ama burada daha önce bahsettiğim Eşgel balıkçısının lezzetini bulamadım.Daha sonra Öğretmenevinde bir çay ardından sahildeki kafelerin birinde bir türlü yanımızdan ayrılmayan beyaz bir kedi yavrusunun refakatinde  kahvelerimizi içtikten sonra Gemlik gezimizi sonlandırdık.