ŞANGAY GÜNLERİ / EXPO FUARI VE BİR KARNAVAL GEZİSİ

İzmir talip olmasına rağmen Expo 2010 ile ilgili düzenleme şansını Şangay’a kaptırdığını herkes hatırlayacaktır. Çin’in bu fırsatı çok iyi değerlendirerek son derece görkemli bir açılış ile bu işi çok güzel başardığını basından takip etmiştim

Ülkelerin terkettiği alanda kurulmuş karnaval organizasyonu daha çok atlı karınca, dönme dolap, çarpışan arabalar ile diğer şans oyunlarının yerleştiği mekanlara baktığımızda daha çok buranın büyük ölçekli bir lunaparka benzediğini düşünebilirsiniz. Üç ay sürecek bu karnavalda, kısmetini aramak için Türkiyeden gelen Kahramanmaraşlı Dursun  Ustanın dondurmasından da yedikten ve giriş  biletlerine yüklenmiş puanları çeşitli oyunlarda tükettikten sonra meydanın karşı tarafındaki Expo 2010 etkinlikleri için inşa edilmiş olan Çin pavyonunu ziyarete yöneldik.

2010 yılında yapılan ve altı ay süren bu etkinliklere katılan tüm ülkeler tabir yerinde ise tasını tarağını toplayıp gitmiş.  Ancak Çin  hem ev sahibi olmanın verdiği rahatlıkla, hem de yaptığı yatırımın meyvalarını daha fazla toplamak ve de tanıtım ve reklamını daha uzun bir zamana yaymak adına kendisine ait olarak yaptırdığı mekanı hala ziyarete açık tutuyor. Gerek görüntüsü gerek mimarisi ile bu yapı her yönden farklı olduğunu hemen hissettiriyor. Binaya girdiğinizde şaşkınlıkla hayranlık karışımı bir duygu yaşıyorsunuz. İçeriye alınan ziyaretçiler önce  üç duvarı ekran haline getirilmiş büyük bir salona alınıyor. Burada müzik eşliğinde yarım saate yakın bir sunumda, Çinin geçmişten bu güne geçirdiği gelişim özetleniyor. Daha sonra pavyonun diğer bölümlerinin ziyareti başlıyor. Görüntü, ışık ve müziğin son derece ahenkli buluşmasına tanık oluyorsunuz ziyaret süresince.

Çin pavyonununda geleneksel Çin değerleri olarak benimsenen ölçülü tüketim, basite dönüş, uygun çözüm ana eksen olarak kabul edilip çağdaş gelişimin bu tema etrafında şekillenmesi ile ilgili projelere ağırlık verildiğini görülüyor. Ayrıca global iklim değişikliğinin yarattığı rekabet ve olumsuzluk sonucu düşük karbon salınımı ile ilgili çalışmalara da geniş yer verilmiş. Son olarak geçmişle gelecek arasında diyalogu esas alan bir yolculuk yaptırılarak Çindeki kentsel mimarinin paradigma, erişim, yapı sanatı ve şiir sanatı ile olan bütünlüğüne dikkat çekiliyor.  Bu arada basit ve düz kavramı içinde süper prinçe özel bir yer ayrıldığını hemen belirtmeliyim.

Yapılan her türden gezi ve ziyaretlerin önemli bir yararı da insanların da birbiri ile buluşmasına fırsat sağlamasıdır kuşkusuz.  Bu gezimizde de Dinçer’in Çin’de yaşayan arkadaşlarından Bora, Tanya ve Fergül ile buluşmak “Her şey dostlarla güzel olur” sözünü doğrularcasına bu ziyareti daha keyifli ve kaliteli hale getirdiğini söyleyebilirim.